“Timşel” ifadesiyle bitiyor Cennetin Doğusu.
Hükmedebilir insan iradesiyle. Kötülüğün üstesinden gelebilir,bazen de gelemez. Üzerine fazlaca güzelleme yapılmış bu romanda benim en sevdiğim bölümler Samuel,Adam ve Lee’nin beraber olduğu dönemler ve onların aralarındaki diyaloglar,tartışmalar…
Hikaye Habil ve Kabil’e alegorik bir atıfla nihayetleniyor.Aron'un ölmesiyle Cal, Abra konusunda amacına ulaşıyor ve soyunu devam ettirme imkânına kavuşuyor. Aynı Habil'in ölüp Kabil'in soyunu devam ettirdiği gibi. Adam'ın kâğıt üstünde ikiz evlâtlarıydı, Aron ve Cal. Fakat onların biyolojik babası da kötü bir karakter olan Charles'tı. Dolayısıyla aynı Tevrat'ta kötünün (Kabil'in) soyunu sürdürmesi, iyinin (Habil'in) ölerek soyunu tüketmesi gibi romanda kötü karakter rolündeki hem Charles hem de Cal tarafından soy sürdürülürken Adam ve Aron hayatını kaybediyor. Kötüden devam eden soyda iyi olabilmek de bir tercih.Aslında Saramago’nun Kabil’ini de okuyunca salt “iyi”nin çok matah olmadığını da düşünüyor insan. İnsan;günahlarıyla,hatalarıyla yani kötülüğü ile de var olan ve olması gereken bir yaratım.
İyilik,dürüstlük,bilgelik gibi pek çok kavramı eşen yazar ,realizm akımına destek olacak bu roman için,diğer tüm yazdıklarının buna hazırlık olduğunu beyan ediyor.Kadim öğretilerin yeniden yorumlanmasıyla aktarım daha etkili oluyor. Bu romanda bunu çok net görebiliyoruz.