Esasında kalbimi hiçbir zaman avutamadım, hep ama hep oyaladım o ne yapacağını bilmeyen kalbimi.
Kalbimi dinliyorum çünkü zihnim artık düşünmekten yorgun, hayallerden yoksun ve anlamaya çalışmaktan bıkkındı.
Kalbim ise yaşamak ve var olmak adına durmadan mücadele ediyordu.
Koca ağır bedenim de ufacık ve yumuşacık ama diğer tüm organlarımdan daha cesur ve çalışkan, tüm bedenimde ki kanı koşulsuz bir hizmet verircesine dolaştıran , ruhumun evi ve sevgimin bekçisi kalbim.
Ne zaman eşya taşıyan arabalar görse , burnuna tam tarif edemediği nahoş,ekşi bir koku gelirdi. Bu koku, korkunun kokusuydu. Bildik hayatlardan, alışılmış mekânlardan ayrılıp bilinmeze yolculukların, insanın içini sinsice kemiren korkunun korkusu!