Vicdan, aldırış etmektir.
Umursamaktır.
İçimizin derinliklerinden gelen ve
bizi ahlaka çağıran o sestir.
Bize "başka türlü yapamazdım" dedirten şeydir.
İnsanın içinde çağlayan bir sorumluluk duygusu, onu başkasına el uzatmaya ve böylece kendi fıtratına, varoluşsal özüne sâdık kalmaya zorlar.
Merhamet ve mesûliyetin diğer zıt kutbu ise, ahlâki kayıtsızlıktır:
Ötekinin ıstırabını görmezden gelmeyi mümkün kılan bilinçli cehâlet,
ihtimam yokluğu ve inkâr hâli.
Kısaca: Kalbin ölümü!
Ahlâki kayıtsızlık başkasının iniltisini duymamak için kulaklarımızı tıkadığımız ve ortalıkta dönen büyük yalana hiç itiraz etmediğimiz gün başlar.
Her susku o yalanı büyütür ve
başımızı çevirdiğimizde ötekinin acısını görmemek bizi bir sarhoşluğa hapseder.
Kalp işitilmez olur.
'Halbuki kalp bağırıp çağırmaz, sadece fısıldar.'
Duymak için yakınlaşmalısın..
O hâlde aldır gönül ki,
sen ancak aldırdığın kadar varsın..