Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

*Sude*

*Sude*
@_suudee_
12 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
“Ama bizim, senin için zamanımız var,” dedi Gölge, çat­lak bir sesle. “Ne aradığını biliyoruz.” içimdeki bütün içgüdüler bu şeylerden kaçmam için ba­ğırıyordu ama yerimden kıpırdamadım. “Öyle mi?” Gölge başıyla onayladı ve havaya duman yükseldi. “Lilin’i arıyorsun ama onu doğru yerde aramıyorsun.” “Vay be, aydınlattığın için teşekkürler.” Güldü ve sesi, arkamızdaki binanın pencerelerini zan­gırdattı. “Çok uzaklara bakıyorsun. Daha yakına bakma­lısın. Daha yakına,” dedi tatlılıkla. “Gerçek, en çılgın ha­yallerinden bile çok daha tuhaf.”
Sayfa 331Kitabı okudu
Reklam
“Gelip benimle yatmanı teklif etmiyorum, Layla.” Saç­larımın dibine kadar kızarınca dudaklarını büzdü. “As­lında bu fena bir fikir değil ama dediğim bu değil.”
Sayfa 286Kitabı okudu
Nefes nefeseydim; bıçağı indirirken sendeleyerek geri­ye doğru bir adım attım. Roth’la göz göze geldik. Bana bakarken dumura uğramış gibi görünüyordu. “Ne?” dedim burnumdan soluyarak. Başını yavaşça iki yana salladı. “Dövüşebildiğini unut­muşum. Bir de bunun inanılmaz seksi olduğunu.”
Sayfa 217Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Senin için bir anlamım var mıydı?” “Bunun önemi yok,” dedi Roth sonunda ifadesiz bir ses­le, basamaklara dönerken. Eli paslı tırabzandayken dur­du. “Asla da olmadı, Layla.”
Sayfa 130Kitabı okudu
O kısacık zamanda, bir saniyenin küçücük bir diliminde, Roth’un altın rengi gözleri benimkilerle buluştu. “Özgür irade, ha? Kahretsin. Berbat bir şey.” Sonra gülümsedi —bana gülümsedi- ve bu, derin gamzelerini ortaya seren, gerçek bir gülümsemeydi. “Seni bulduğum anda kendimi yitirdim.”
Reklam
En saf ruha sahip insanlar en büyük kötülükleri yapabilirler. Hiç kimse mükemmel değildir, ne oldukları ya da hangi tarafta savaştıkları bu gerçeği değiştirmez.
“Daha iyi bir plan düşünemez misin?” Roth alaycı bir tavırla güldü. “Ne gibi?” “Bilmiyorum. Onu Bambi’ye yedirmek falan gibi bir şey!” “Ne?” Roth yüzünde afallamış bir ifadeyle kolunu indirdi. “Bambi bu kadar çürümüş bir şeyi yese hazımsızlık çeker.”
Bakışlarımı kenetlenmiş ellerimize indirdim. Kolumdan yukarıya bir sıcaklık yayılmıştı ve ben bu duyguya hiç güvenmiyordum. “Elimi tutmana gerek yok.” “Ama ya korkarsam?” “Cidden mi?” Birkaç saniye sonra elimi bıraktı. Çenesini kaşıyarak omuz silkti. “Tamam.Anlaştık ama sonradan sen benim elimi tutmak istersen şansını kaybettin.”
Roth derin bir iç çekti. “Bak. Ben üz...üzg...” Derin bir nefes alıp tekrar denedi. “Ben üzgü...” Kafamı ona doğru çevirip bekledim. “Nesin? Üzgün mü?” Kırgın görünüyordu; dudaklarını büzdü. “Ben... üzgünüm.” “Ah, hadi canım. Üzgünüm diyemiyor musun?” “Hayır.” Ciddi bir şekilde, dümdüz bana baktı. “İblislerin sözcük haznesinde yok bu.”
"Biliyor musun," diyerek burnumun ucunu öptü. "Gülüşünde bir mezarlık buldum." Dudağımı ısırarak mavi harelerindeki alevleri izledim. "Söz, öldüğünde seni oraya gömeceğim." Dudaklarıma baktı bir müddet, utanmak istedim ama utanamadım. "Ölmeyi bu kadar çok istediğim bir zaman hiç olmadı." Ve devam etti. "Beyazı sevmem ama oraya gireceksem kefen bile bana yakışırdı."
Reklam
"Bazen konuşmak acıtır," dedi fısıldarcasına ve gözlerime baktı. "Sen beni gözlerimden anla."
Kaybetmek, kazanmaktan daha mı ağırdı yoksa kazanmak sadece göz mü boyardı? Cennet, galibiyet ile birlikte ayaklarımızın dibine serilirdi ancak kaybetmek de insana bir şeyler katardı. Kaybetmenin öğreticiliği kazanmanın gururuyla yarışabilirdi.
"Ne görüyorsun?" "Hiçbir şey, karanlık" "Bazen görmek için," dedi dudaklarını kulağıma yaklaştırarak. "Işıkları yakman gerekli."