…Yalnız, ne doğan güneşe bakıyordum, ne gülümseyen göğe, ne de uyanmaya başlayan doğaya. İdam sehpasına gitmek için güzel yerlerden geçen bir adam yolunda açan çiçekleri değil, yolun sonundaki tahta iskemleyle baltayı, kemiğin, etin kopuşunu, ağzı açık bekleyen mezarı düşünür. Ben de, ister istemez, nasıl kaçacağımı, yersiz yurtsuz nerelerde dolaşacağımı düşünüyordum. Ah! İçim paralanarak da, arkamda bıraktıklarımı düşünüyordum.