Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sizin uzun burnunuz var, bizimki yassı; sizin saçlarınız dümdüz, bizimki kıvırcık; sizin deriniz kül rengi, bizimki abanoz gibi siyah; sonuç olarak kutsal doğa yasaları gereği biz her zaman düşmanız.
Anadolu'da Selçuklularla gelişen ve orijinal bir üslup yaratan ahşap işçiliği, Beylikler devrinde de aynı geleneği sürdürmüş, büyük ustalıkla işlenmiş bir çok eser verilmiştir. Bugüne kalan malzeme özellikle cami ve mescitlere ait minberler, rahleler, korkuluklar, pencere ve kapı kanatları, sütun başlıkları, kirişler, konsollardır. Özellikle ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağa­ cından yapılan ve büyük zevkle işlenen ahşap malzemede çeşitli teknikler uygulanmıştır. Minberler Selçuklu camilerinin içinde yapılara değer kazandıran eserler ola­rak ilgi çeker. Bazıları ise bütün olarak veya parçalar halinde müzelerimizde saklanmaktadır. Aksaray Ulu, Konya Alaeddin, Ankara Alaeddin, Harput Sare Hatun, Kayseri Huand Hatun, Divriği Ulu, Ankara Arslanhane, Ankara Ahi Elvan, Sivrihisar Ulu, Ayaş Ulu, Beyşehir Eşrefoğlu Camii minberleri dev­ rinin üstün ahşap işçiliğine örnektir. Çorum Ulu, Birgi Ulu, Niğde Sungurbey, Manisa ve Bursa Ulu Camii minberleri Beylikler devrinde Selçuklu geleneğini daha da ince bir üslup ve işçilikle sürdüren örnekler olarak dikkati çeker. Ahşap eserleri ile önemli bir koleksiyon sunan Ankara Etnografya Müzesi'n­de sergilenen Siirt Ulu, Malatya Ulu, Ankara Kızılbey (parçalar halinde) Ca­mii minberleri de yukarıdaki örneklere katılabilir.
Sayfa 137
Reklam
Mehmet Şevket Eygi'nin eğitimle ilgili açık mektubu Gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, 2018 yılında kaleme aldığı yazıda dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a bir açık mektup yayımlamış, Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili önemli bilgiler paylaşmıştı. 2019'da hayatını kaybeden Eygi'nin mektubunun değerinin bugün de
İvan ilyiç’in Ölümü
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzdende ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı… Tüm bunlar belli bir sınıftan insanlara benzemek isteyen bütün o belli sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*spoiler* "Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum. Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun SonuArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20213,460 okunma
Solar güneş ışığı çiçekli basmalarda Boyanır efkarlı yüzler ağır ağır Kalçaları çürük içinde kötü kadınlar Unutulmuş türküler söyler hafiften Basık tavanlı odalar aydınlanır Abanoz Sokağı’nda akşam olmaktadır /ümit yaşar oğuzcan
İÇ BAKIŞ SÜRECİ
Kadim Yogiler, insan vücudu hakkındaki dikkate değer bilgilerini büyük ölçüde bir iç gözlem süreci yoluyla elde ettiler. Raja Yoga sayesinde kendilerinin o kadar yoğun bir şekilde farkına vardılar ki, büyük kan damarlarını, sinirleri ve organları görmek yerine içsel olarak hissettiler. Bu tür iç gözlemlerden, kundalini'nin tezahür edebileceği
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından nöbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı... Tüm bunlar belli bir sınıftan insanlara benzemek isteyen bütün o belli sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Reklam
Vicdanımda ölü bir sansarın yükünü taşıyorum ve çok daha derinlerde ölü bir kadının
liman (…) rize'li bir tayfanın anasına avradına sövdüm naylon bir gömlek giymişti utanıyordu elinden tuttum gece abanoz'a götürdüm kalbin cebimde bir yerimdeydi denize düşürdüm köprüler açılmıştı üsküdar uyanıyordu tophane rıhtımında oturdum yere tükürdüm yere neden tükürdüğümü öğrenemeyeceksiniz (…)
Başkomiser Nevzat
Çiçeksiz İstanbul, artık bir de Parlak Celile'sizdi... Başkomiser Nevzat Abanoz'un dar sokaklarında ilerlerken, kendini yine yalnız, yine çaresiz hissediyordu...
Ansızın bacaksız, haberi vermeden çark etti. Gelmiştik bir kapıya tosladim, bu benim odamdi bölmeleri abanoz kaplı irice bir kutu . Sadece masanın üstüne düşen azıcık bir ışık ürkek, yeşilimtırak bir lambayı sarmaliyordu
Sayfa 212 - Yapi kredi yayinlariKitabı okudu
977 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.