muhammet mustafa göçtü dünyadan muhammed'in nuru kimdedir aşık ben de bilmedim nasıl sevdadır heman çekticeğim kuru kavgadır nebi medine'de musa tur'dadır muhammed'in nuru kimdedir
Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Kızıldeli, Otman Baba ve Sultan Şucaüddin gibi şeyhlerin, Hz. Ali'nin ruhunu taşıdıkları yönündeki bu iddialarının temeli, Budizm kanalıyla eski Turk inançlarına geçen tenasüh anlayışıdır. Bu inanç Bektaşilik ve Kızılbaşlıkta yaygın bir şekilde yer alır.
Reklam
Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi gibi Anadolu dervişlerinin soyu da istisnasız Hz. Ali'ye ulaşır. Dahası Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Kızıldeli (Seyyid Ali Sultan), Otman Baba, Sultan Şucaeddin gibi şeyhler Hz. Ali'nin sırrı olduklarını yanı onun ruhunu taşıdıklarını iddia ederler. Bunun yanında Anadolu dervişleri göğüslerine Zülfikâr çizerken, kollarına da Ali'nin adını yazarlar Ali'ye sevgi duymak ve onun soyundan gelmek hem devlet hem de toplum nazarında en önemli itibar kaynaklarından biridir.
Esrar Kahvehanesi ve Bektaşiler
Nargilemizi çeken veli, Çekmeyen deli, Pirimiz Hacı Bektaş-i Velî, Yûf münkire, Lanet Yezid'e... Alâeddin Gaybî'nin Abdal Musa'ya intisabından sonra, tıpkı esrar içildiğinde yaşandığı gibi, 'dünyalık kaygılarından reha' bulduğu için aldığı 'Kaygusuz' mahlası zamanla Bektaşiler arasında esrara verilen isimlerden biri haline gelmiştir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Okudukça tasavvufun yalnız Türk'e mahsus bir yol olduğunu anladım. Türk illerinde doğmuş, Anadolu'da gelişmiştir. Türk tasavvufu, şamanlıkla İslamlığın karışımıdır. Buna biraz da yeni Platonculuk katılmıştır Roma Anadolu'sundan kalıntı... Daha doğrusu Stoisizm... Anadolu'ya şeyh Ahmet Yesevi adına halifeleri yaymıştır tasavvufu... Bunların hepsi dünyadan el çeken basit köylülerdir, bence... Pir Dede, Keyifli Baba, Horoz Dede, Abdal Musa, Avşar Dede, Akyazılı Baba, Kudûmlû Baba Sultan, Sarı Saltık... Bunlar köylü halkı etkilemişler. Anadolu'nun İslamlaşmasını, bir anlamda Türkleşmesini sağlamışlar. Anadolu bu tohuma o kadar uymuş ki, Yunus Emre gibi kocaman dahi bir sanatçı yetiştirmiş..
Sayfa 80 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Eski Türklerin, "Tamu" (cehennem), "uçmağ" (cennet) terimleri, Alevî şairlerine aynen geçmiştir. Bunlardan bir iki örnek verelim. Abdal Musa, "Yedi tamu bize nevbahar oldu, sekiz uçmak içindeki köydenüz" der. Muhyeddin Abdal bunu, "yedi tamu, sekiz bab" diye anlatır. Kul Hüseyin, "sekiz uçmak elinden" söz eder.
Sayfa 123 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Reklam
383 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.