Burada yapmak gereken şey, tartışmanın terimlerini önce, klasik femme fatale'ın ataerkil erkek kimliğine bir tehdit olmadığını, ataerkil simge evreninin "içkin ihlali" olarak, mazoşist-paranoyak erkek fantazisi olarak, yani aynı zamanda hem bize egemen olan hem de acı çekişiyle bizi keyiflendiren, onu şiddetle alıp taciz etmeye kışkırtan sömürülmeye açık ve cinsel açıdan doymak bilmez kadın fantazisi olarak işlev gördüğünü hatırlatarak değiştirmektir. (Karşı koyulmaz cazibesi sadece erkek egemenliği için değil, erkek öznenin kimliği için de bir tehdit oluşturan o her şeye kadir kadın fantazisi, erkek simgesel kimliğinin kendisini tanımlamasını ve desteklemesini sağlayan "temel fantazidir.") Femme fatale tehdidi bu yüzden sahte bir tehdittir: etkin bir şekilde ataerkil egemenliğin fantazmatik desteğidir, ataerkil sistemin kendisinin tehlikeye soktuğu düşman figürüdür.
“Boşluk ve Anlamsızlık Kaygısı”
Kişi, yalnızca hakikati, hem kendi dünyasını hem de kendisini, anlamlara ve değerlere göre anlayarak ve şekillendirerek insan olur. İnsanın varlığı, en ilkel insanın en ilkel ifadelerinde dahi ruhanidir. ‘İlk' anlamlı cümlede insanın manevi hayatının bütün zenginliği potansiyel olarak mevcuttur. Bu nedenle, manevi varlığına karşı bir tehdit, bütün benliğine karşı bir tehdittir. Bu gerçeğin en açık ifadesi, boşluk ve anlamsızlık umutsuzluğuna dayanmaktansa, kişinin kendi varlığını çöpe atma arzusudur. Ölüm içgüdüsü, varlığa değil, ruha ilişkin bir olgudur. Freud, asla bitmeyen ve asla tatmin olmayan libidonun anlamsızlığına bu tepkiyi, kişinin özüyle açıklamıştır. Ancak bu yalnızca kişinin manevi hayatının varoluşsal açıdan kendisine yabancılaşmasının ve manevi hayatının anlamsızlığa sebep olacak şekilde çözülmesinin bir ifadesidir. Öte yandan, varlığın kendisini onaylaması yokluk ile zayıflıyorsa bunun sonu- cu manevi kayıtsızlık ve boşluk olabilir, varlıksal ve ruhsal bir olumsuzluk döngüsü yaratabilir. Yokluk her iki taraftan -varlık ve ruh açısından- tehdit eder, bir tarafı tehdit ediyorsa öteki tarafı da tehdit ediyordur.
Sayfa 73 - PdfKitabı okudu
Reklam
Sadece bir kilise vardır.Sevgi Kilisesi.Sadece bir din vardır.Sevgi dini..
“Çoğu tarikat ,mezhep veya din korkuya dayalı kurallara sahiptir .Bir tarikat kurtuluşa ermek için onlara katılmamız gerektiğini söylüyorsa ,bu korkudan kaynaklanan bir tehdittir. Bir kilise ‘Bunu yememelisin,şunu iç ,bunu giy,şunu yap’ diyorsa denetimini dayatıyor demektir.İster mantıklı bir sağlık önleminden,ister liderlerin egosundan kaynaklı olsun ,bu denetimin maneviyatla ilgisi yoktur. Yasaklar birer tehdittir.İtaat etmezsek sevginin esirgeneceğini ifade ederler. Bazı kiliseler ‘Bizler sefil günahkarlarız.İçimizde sıhhat yok.’ diye ilahiler söylerler.İlahiler,mesajları zihne sokmak için güçlü bir yöntemdir ,dolayısıyla bu kiliseler cemaatlerini günaha ve hastalığa açık olmaya ikna etmektedir. Birine sürekli kötü olduğunu söylediğimizde ,kendi kötülüğüne inanmaya ve buna göre hareket etmeye başlar .Bunu zihnine ne kadar sokarsak o kadar kötüleşir . Hepimizin taşıdığı ve gelişmesine izin verdiği kötü düşünceleri ,yalnızca sevgi ve kabullenme bertaraf edebilir. Bize kötü olduğumuzu söyleyen bir dine veya mezhebe aitsek ,gerçekten bu şekilde değersizleştirilmemiz gerekiyor mu diye sormaya başlamalıyız.”
Sayfa 221Kitabı okudu
Burada yapmak gereken şey, tartışmanın terimlerini önce, klasik femme fatale'ın ataerkil erkek kimliğine bir tehdit olmadığını, ataerkil simge evreninin "içkin ihlali" olarak, mazoşist-paranoyak erkek fantazisi olarak, yani aynı zamanda hem bize egemen olan hem de acı çekişiyle bizi keyiflendiren, onu şiddetle alıp taciz etmeye kışkırtan sömürülmeye açık ve cinsel açıdan doymak bilmez kadın fantazisi olarak işlev gördüğünü hatırlatarak değiştirmektir. (Karşı koyulmaz cazibesi sadece erkek egemenliği için değil, erkek öznenin kimliği için de bir tehdit oluşturan o her şeye kadir kadın fantazisi, erkek simgesel kimliğinin kendisini tanımlamasını ve desteklemesini sağlayan "temel fantazidir.") Femme fatale tehdidi bu yüzden sahte bir tehdittir: etkin bir şekilde ataerkil egemenliğin fantazmatik desteğidir, ataerkil sistemin kendisinin tehlikeye soktuğu düşman figürüdür.
( kitabın ozeti niteliğinde) “-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi. vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
Sayfa 225
Açık bir şekilde TEHDİTTİR!
"Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: - Kim benim dostuma düşmanlık ederse, ben ona harp ilan ederim ." (Buhâri)