Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arzularım pek çok ve âvâzelerim acıklı... Fakat sen beni her zaman kat'i renklerle kurtardın! Bu müessir merhamet hayatım müddetince işledi. Sen beni fazla arzuların tehlikesinden kurtararak, her gün hiç talep edilmeden verdiğin sema ve aydınlık, vücut, hayat ve akıl gibi basit fakat büyük hediyelere lâyık kılıyorsun. Tembeller uyukladığım ve uyanıp emeller ardından acele ile koştuğum zamanlar oldu; fakat sen kendini benden zalimce sakladın. **Sen beni her zaman reddedip, zayıf, şüpheli arzuların tehlikesinden kurtararak günden güne senin tarafından kabul edilmeye layık bir hale getiriyorsun.**
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür ve YayınlarıKitabı okuyor
Üzülme, buralar da bir gün Müslüman olacaktır!
Sonradan Müslüman olan biri İngiliz, diğeri İsviçreli ve ikisi de eski isimlerini atarak Muhammed adını almış insanlardan söz etmiştim. Yeni doğmuş bir bebek gibi olan İslâmî safiyetlerinden, heyecanlarından, diriliklerinden anlatmıştım. Aralarında geçen bir konuşmayı nakletmek istiyorum. Kısaca şöyleydi: Konya’da, Mevlâna hazretlerini ziyaret ettikten sonra türbenin bahçesinde bir taşın üzerine oturmuş aralarında Türkçe konuşmaktadırlar. Müslümanların bütün dünyada düştükleri acıklı durumu dile getirmektedirler. Etraflarına bakmakta ve bozulmanın vardığı boyutları görerek üzülmekte ve dertleşmekteler. Nihayet biri ötekinin omuzuna elini atarak teselli dolu bir sesle: -Üzülme dostum, demiştir, üzülme, inşâAllah buralar da bir gün Müslüman olacaktır.
Reklam
İnsan hayatı, başkalarının yaptığı hataların ağırlığını yüklenemeyecek kadar kısaydı. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu. İşin acıklı yanı şuydu ki insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu.
592 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Uzun zamandır bu kadar iyi bir roman okumamıştım. Tek kelimeyle bayıldım. İnsanların kendi içlerindeki mutsuzlukla baş edemedikleri için diğerlerine kan kusturmaları, doğuştan üstümüze yüklenen şeyler için üstünlük kurmaya çalışmaları ve en önemlisi paylaşmanın güzelliği yerine sahiplenmenin bencilliğine sarılmaları ne kadar acıklı. Her dönem böyleymiş, hâlâ böyle. Hikmet Bey, bu ada hikâyesi ile Yaşar Kemal ustaya da selam vermiş kanımca. Mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim. =)
Körburun
KörburunHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 20161,336 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Okuduğum ilk başkomiser Nevzat hikayesiydi. Baskomiser Nevzat'ın hikayelerini sıralamaya göre okumam gerekirdi. Çünkü kitapta Nevzat komiserin acıklı bir hayat hikayesinden söz ediliyor. Açıkçası merak ettim geniş bir incelemeyle eski hikayelerini kurcalamaya başladım. Umarım doğru sıralamaya göre okuma fırsatını yakalayabilirim. Genelde klasik polisiye sevmem ilk basta düşüncem bu sekildeydi ön yargılı davrandım. Eser de sıradan olmayacak kadar derin mevzular işlenmiş. Bu dünya da 'en aşağılık insanlar çocuk tacizcilerini' öldüren körebe lakaplı seri katili arıyorlar. Nevzat komiserin ekibiyle samimiyeti, birligi,polis olarak yaptıkları işi sevmeleri( bence bu cok önemli bir detay), aşk hayatları vs. duygusal bölümler sıkça vardı. İlk bölümden itibaren heyecanlı, yer yer düşündüren, hüzünlendiren, bazı gerçekleri yüzümüze çarpan bir eser olmuş. İyi ki okudum.
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201831,6bin okunma
Bugünün derdi bu, ruhumuzun kaybolması. İşin acıklı tarafı da onu olmayan yerlerde aramamız. Konfüçyüs bu meseleyi harika bir şekilde özetlemiş gibi, şöyle der: “En zor şey karanlık bir odada kara bir kediyi bulmaktır, özellikle odada kedi yoksa.”
Reklam
"İşin en acıklı yanı da gidenlerden pek iz kalmıyor geride."
"Hastayken beni üzen şey canımın istediğini yapmamak degil, canımın bir şey istemez oluşudur. Keşke bir şey istese de yapsam. Hekimler zor durdurur beni. Sağken bütün kaygım da umutlu, istekli olmaktır. Uyuşuk isteksiz olmak ne acıklı bir şeydir."
Sayfa 180
Carl Rogers’ın dediği gibi ‘Kim olduğumuzu kabul ettiğimizde değişmeye hazır oluruz.’ Bu süreç kolay değildir zira kimse acı çekmek istemez. Bilinçli farkındalık acının gerçek olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Hayata kızmak ya da intikam almak yerine hayatın mükemmel olmadığını kabul eder böylece acıyı kişiselleştirmezsiniz. Kafanızın içinde dönen o acıklı hikayeye takılıp kalmak yerine her şeyi olduğu gibi kabul etmenin rahatlığını deneyimlersiniz.
Ne sersemce bir barbarlıktı bu! Yaptığı hizmetleri nasıl da iğrenç bir biçimde unutmuşlardı! Durduğu yerde kendi kendini yiyip bitiren gözü kör bir güçtü halk. Ama kasaba halkının kendi öz davalarını rezil edişlerine kızışının altında aslında kendi yıkılışının, beslediği bütün umutların acıklı bir biçimde sona erişinin üzüntüsü vardı. Hey ulu Tanrım, her şey böyle bir anda bitmiş miydi? Gürgenlerin altında sesine karşılık veren üç bin insanın haykırışını hatırlıyordu. O gün halkın kendisine gösterdiği sevgi elle tutulur, gözle görülür haldeydi, halk avucunun içindeydi, hepsinin efendisi olduğunu seziyordu. Çılgınca düşler kuruyordu: Montsou Kömür İşletmeleri ayaklarına kapanacak, daha sonra Paris'i ele geçirecek, belki milletvekili olacak, Meclis'te ilk işçi temsilcisi olarak vereceği söylev kentsoyluları oldukları yerde donduracaktı. Ama bütün bu umutlar kırılmıştı artık! Kurduğu düşlerden dört bir yanı nefretle çevrili, zavallı bir yaratık olarak uyanıyor, pek güvendiği halk taşa tutarak yola çıktığı noktaya getiriyordu onu.
Sayfa 465Kitabı okudu
Reklam
Manastır'a Hareketim
Tren kalkarken Bulgarca bir ağızdan. "Yaşasın Bulgarlar!" diye bağrışıp durdular. Elbiseleri mükemmeldi. Hepsinin çanta ve bavulları da vardı. Sıhhatleri ve neşeleri de mükemmeldi. Halbuki Türk halkın sıhhati de, neşesi de, kıyafeti de bunlardan çok aşağı idi. Bazen terhis edilmiş rediflerin halleri ise pek acıklı idi.
Sayfa 78 - Kronik KitapKitabı okuyor
72 syf.
10/10 puan verdi
Ah Abelard ve Heloise... Aşk hikayesi okumayı seviyorsanız bu eseri kesinlikle okumanız gerekli. Müthiş acıklı bir aşk hikayesi bu, okurken gozyaslariniza hakim olamayabilirsiniz. Romeo ve Juliet gibi acıklı bir hikâye. Onu sevmisseniz bunu da öneririm.
Abelard ve Heloise
Abelard ve HeloiseRonald Duncan · Helikopter Yayınları · 20182,401 okunma
“İster acıklı, ister mutlu; ister uzun,ister kısa..Film bitiyor bir gün. Olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor..O an ışıklar yanıyor.. Perdedeki görüntüler sona eriyor.Seyrettikleriniz hayal oluveriyor..”
İster acıklı, ister mutlu; ister uzun, ister kısa... Film bitiyor bir gün. Olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor.
Sayfa 15 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.