Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okudu
Susuyorum... Müsamerede okuduğu şiiri unutmuş çocuk gibi şaşkın, gözleri bir kadının gözlerine kaymış ve tam gözlerini kaçırmaya niyetlenmişken çekememiş, öylece o kadının gözlerinde kalmış, o kadının gözlerinde şarap içmiş, sevişmiş, domuz gütmüş, bir kadının gözlerinde girilebilecek ne kadar günah varsa oralara girmiş bir şeyh kadar kaygılı, içinden ölü bebek çıkan, rahmi kanayan, kalbi rahminden daha fazla kanayan, gözleri kalbinden daha da kanayan, her yanı kanayan bir esmer kadın kadar acıyla susuyorum.
Profil yayıncılık
Reklam
Bu kadarsınız..!!
Şiiri vibratör olarak kullanıp şair şair dolanan kızlar, Ve onları sikmek isteyen pek sevgili şiir yazıcıları, beyefendiler…
Selim Pusat Kim? Dergide Selim Pusat adlı bir yazarın da yazıları vardı. Makalelerin tecrübeli bir kalemden çıktığı belliydi ve derginin ilk sayfalarında yer alıyordu. Ruh Adam romanının kahramanı olan Selim Pusat adını, Atsız'ın takma ad olarak kullandığını bugün artık biliyoruz. Ancak o tarihte Selim Pusat adının Atsız'a ait olduğu
20 yıl önce kurgulanan roman: Ruh Adam.
Ruh Adam romanıyla ilgili bir haber daha var Orkun'da. Atsız'ın meşhur "Geri Gelen Mektup" şiiri, derginin 44. (03 Ağustos 1951) sayısında başlıksız olarak yayımlanıyor. Ve altta bir not var: "Bu şiir, Atsız'ın intişar etmemiş bir romanından alınmıştır." 1972'de yayımlanmış Ruh Adam romanının daha 1951 yılında çatısının kurulmuş, hatta büyük bir kısmının yazılmış olduğu anlaşılıyor. Kahramanın adı konmuştur; olayların akışı içinde yer alan bir şiir yazılmıştır; en azından bir kısım olayların akışı da tasarlanmıştır. Derginin 44. sayısındaki bu not Atsız'ın, Selim Pusat'la ilgili sırrı İsmet Tümtürk'e açıkladığını da gösteriyor.
Otuz Beş Yaş Şiiri
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Sözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl
Reklam
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Sayfa 154 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنْ رَجُلاً قَالَ لَهُ: إِنِّي أَقْرَأُ الْمُفَصْلَ فِي رَكْعَةٍ وَاحِدَةٍ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ: هَذَا كَهَذِ الشَّعْرِ ۚ إِنَّ أَقْوَامًا يَقْرَقُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، وَلَكِن إِذَا وَقَعَ فِي الْقَلْبِ، فَرَسَخَ فِيهِ، نَفَعَ. Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, bir adam ona: "Ben Kur'ân-ı Kerîm'deki Mufassal süreleri bir rekâtta okuyorum" dedi. Abdullah ibni Mes'ûd da ona şunu söyledi: Şiiri süratli bir şekilde okur gibi mi okuyorsun? Bazı insanlar Kur'an'ı okurlar fakat Kur'an onların gırtlaklarından öteye geçmez. Böyle değil de Kur'an kalbe ulaşır ve oraya yerleşirse, işte o okuyuş faydalı olur.
En kötüsü değildir ölüm diyor Gillespie En iyi öğretmen değildir acı Ne de açlık bizi kahraman yapıyor. Gillepse diyor ki En kudretli olanlar en güçlü olanlar değildir Daha çok direnenlerdir en güçlü olanlar Yenilgiden zafer çıkaranlardır. Diyor ki Gillepse En kötü tehlike tehlike değildir Tehlikeden kaçınmak için gündelik olarak kullandığımız en kötü tehlike güvenliktir. Diyor ki Gillepse Bitmiş bir adam değildir Bitirmekte olan adam Bitme asla sonun yerine geçmez, Çünkü aslında Diyor ki Gillepse Parker'in ona söylediğine ve Cortazar'in Parker'e dediğine göre Aşk yapmak yerine Aşkın bizi yapmasının zamanı geldi.
Sayfa 56 - Gillepse Diyor KiKitabı okudu
Hepimiz pek çok şiiri ezbere bilen insanlarız. Hepimizin zihninde söylenmiş güzel ve korkunç sözler yaşar, fakat bazılarını diğerlerinden daha çok hatırlarız. Bazıları ise içımizden bır sanı ye bile olsun çıkıp gitmez. Ben çölün üzerinde söylenmış binler ce güzel dizeden en çok Haris'ınkileri hatırlıyorum. "Insanlar birbirini yağmalıyor, kabileler arasından göğe çığlıklar yükseli- yor" dediği dizeleri... Bu huzünlu toprakların kaderini bu dize- lerde gördüm bir zaman. Fakat insanlar gibi bildikleri şeyler de buyuyor. Bir adam hayatının son günlerine yaklaştığında bazı şeyleri çok daha açık bir şekilde görüyor. Şimdi her şeyı daha berrak bir şekilde görebiliyorum.
Reklam
Bir adam tavaf yaptığı sırada güzel ve endamlı bir kadın görür. Kadın onu etkiler ve kalbi onunla meşgul olur. Şu şiiri yazar: Sanmazdım ki aşık olacağım Allah'ın evini tavaf esnasında Belaya düştüm, kalbim karmakarışık Ay parçası gibi, huri gözlü bir kadının sevgisinden Keşke onu hiç görmemiş olsaydım Allah aşkına bakışım beni nereye götürdü...
Fudayl İbn Åsım el-Munkıri anlatıyor:Kitabı okudu
Hayır, bu harp, hayalimdeki harp değildi. Bu, belki bize talimgahlarda öğrettikleri şeydi ama, bunun hiçbir şiiri, hayale hitap eden hiçbir tarafı yoktu.
Şunu demek isterim ki fena bir şiiri okuyan bir adam, biraz vakit kaybetmiş olmaktan başka bir zarar görmeyebilir, lakin yanlış ve muzır bir ahlâkî ve felsefi düsturu okuyup da hakikat diye kabul eden bir adam, olabilir ki saadetini ve belki maişet zevkini ve hatta hayatını zehirler.
Sayfa 19
"Zorlu işler geldi mi, hurda demiri bile yiyip yutarım. Ama şimdi hazımsızlık çekiyom. Söylediklerinizin çoğunu hazmedemiyom. Anladınız ya, o eğitim yok bende. Kitapları ve şiiri severim ve en ufak vakit bulduğumda okumuşumdur. Ama şimdiye kadar hiç onlar hakkında sizin gibi düşünmedim. Bu yüzden de onlar hakkında konuşmam. Yani haritası ya da pusulası olmadan yabancı denizlere sürüklenmiş gemi gibiyim. Ama artık ben de yönümü bulmak istiyom. Belki siz beni doğru yola sokarsınız. Konuştuğunuz bütün o şeyleri nereden öğrendiniz?" "Okula gittim, hoşuma gittiği için ilgilendim ve çalıştım." "Üniversiteye mi gittiniz?" diye samimi bir hayretle sordu genç adam. Kızın kendisinden en az bir milyon mil uzaklaştığını hissetmişti.
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Acıyor mu?" Diye fısıldadı Hazar'ın yüzünü okşayarak. "Yokluğun kadar değil," diye fısıldadı çocuk gözlerini kapatmadan önce. Aklımdan geçen son cümleler hiçbir zaman Hazan'a okuyamadığı "Hoşça Kal" şiiriydi. Sözünü tuttu, şiiri okudu ancak onu öpemedi, öpemedi. Gözlerini kapattı, koştu müzikten adam, müziğin içinden Tilki'sine koştu...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.