Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kudüs sulh mahkemesi, Kasztner'in davasını Gruenwald'ın aleyhinde sonuçlandırdı. Mahkemenin başında, daha sonraları Adolf Eichmann'ın davasını görecek üç yargıçtan biri olan Benjamin Halevi bulunuyordu. Halevi, Kasztner hakkındaki düşüncelerini açıkça şöyle ortaya koyuyordu: "Kasztner'in baştan çıkması çok kolaydı. Yakın zamanda vuku bulması beklenen soykırımdan 600 kişiyi kurtarması ve daha ilerisinde pazarlık yaparak başkalarının da kurtarılma olasılığını güçlendirecek fırsatlar yakalaması söz konusuydu. Ve kurtarmayı istedikleri de, Kasztner için bir anlam ifade eden, önemi olan insanlardı. Bu kişiler; ailesinin fertleri, sürdürdüğü davanın yandaşları ve Macaristan'ın önde gelen Yahudi şahsiyetleriydi ( ... ) Budapeşte'deki karısını, annesini, erkek kardeşini ve Cluj'daki üvey babasını ve geride kalan dostlarını kurtarabilme şansı vardı. Kasabalardaki ve hatta Budapeşte'deki yüksek mevki sahibi · şahsiyetleri kurtarma hevesiyle gözleri kararmıştı. "Bu kişilerin kurtarılma girişimi, hem Siyonizm 'in hem de bizzat kendisinin zaferi olacaktı ( ... ) Kasztner, Avrupalı Yahudilerin çoğunun kökünü çoktan kurutmuş olan Nazilerin yok etme makinelerinden, Yahudilerin kendi imkanlarıyla kurtulma şanslarının var olup olmadığı konusunda oldukça karamsardı. Onları kurtarabilmesi ancak Nazilerle işbirliği yapmaktan geçiyordu. O takdirde, tereddüt etmeksizin işbirliğini kabul etmesi de abes değildi. Ancak yine de Virgil'in dediği gibi; 'timeo Danaos et dona ferentes' (Yunanlılardan hediye almaktan bile korkarım). Sunulanları kabul ederek Kazstner, ruhunu şeytana satmıştır."
Sayfa 190Kitabı okudu