“Hem nerden ve kim benim roman yazdığımı size söyledi? Ben sizin hayatınızı yazıyorum. Roman ayrı bir şey, belki daha güç bir iş. Belki de gücümüzün üstünde kalacak kadar güçtür. Benim yaptığım sizden dinlediğim gibi hikâyenizdir.” diyor Tanpınar kitabın sonunda baş kahramanı Behçet Bey’e yazdığı mektupta.
Kimine göre Tanpınar’ın “ilk romanı” kimine göre “hikayeden romana geçişi temsil eden bir uzun hikaye”. Ben Tanpınar’ın mektubundaki mazereti görmezden gelip eseri “bal gibi bir roman” olarak tanımlayacağım.
Tanpınar romanında bize Abdülhamit ve Abdülaziz devirlerinde yaşayan ve birbirlerine akraba olan şahsiyetleri Behçet Bey’le başlayarak anlatmaya başlar. Kitaba başlarken olaylar onun etrafında şekillenecek sanıp büyük yanılgıya düşeriz zira kendisine yazılan “mektup” da olmasa eserin sonunda büsbütün aklımızdan silinir Behçet Bey.
Sözümona Tanpınar’ın “tek kahramanlı” hikayelerden canı sıkılmış olmalı ki roman boyunca bize birbirine zıt karakterlerde bir sürü insandan bahseder. Mahur Beste’nin insanları eser bitiminde son sözlerini henüz söylememişlerdir. Onları “Sahnenin Dışındakiler” ve “Huzur” romanlarında tekrar göreceğizdir. Üçlemenin tamamı bitince belki bu kendi halinde insanların bazıları ile dost bile olabiliriz.
Türk Edebiyatının tozlu raflarında kalmış bu kitaba mutlaka göz atın. Sonrasında elinizden düşüremeyip bir de arkadan romanın ithaf olunduğu Ebubekir Ağa’dan “Bir âfet-i mehpeyker ile nüktelerim var.” mısrası ile başlayan mâhur besteyi dinlemek isteyebilirsiniz.
#mahurbeste #ahmethamditanpınar #kitapönerisi #kitapyorumu #türkedebiyatı