Bir şeyin önemli olmadığını söylememiz gerekiyorsa bu genelde onun aslında önemli olduğunu ima eder. Karşımızdaki kişinin, önemli olan farkı önemli olmayan bir fark yapmayı garantilemesi şartıyla bir şeyi kabul etmeyi önerebiliriz.
Zehra onun kimi zaman “millet” kimi zaman “halk” dediğini fark etmişti.
Ciddileşip de Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal ya da adını taşımaktan
büyük gurur duyduğu Yunus Emre gibi büyükleri andığı zaman
“halk” derdi, “büyük bir halk.”
Hatta işin içine Ahmed-i Hani’yi, Ciğerhun’u, Feqiye Teyran’ı, Gomidas’ı da
katarak “halkların büyüklüğünden” söz ederdi. Alay edeceği zaman da
“millet böyle istiyor” derdi. Ona göre baştakiler halka,
millet demeye başladığı zaman hapı yutmuştuk zaten.
Cumhuriyet Halk Fırkası adının çok bilinçli seçildiğini söylüyor
ama sonra hemen bu kadar ciddiyetin yettiğine inanarak başlıyordu
komikliklerini sıralamaya.
Bölünmez vatanımızın her bir köşesi cennet, milletimizin her bireyi kahramandı.
Zaten kahraman, şerefli, gazi vesaire adını taşıyan birçok şehir de bunu
ispatlamıyor muydu? Niye elin oğlu “Manchester the hero” demiyordu da,
biz “Kahramanmaraş” diyorduk bakalım? Paris niye Gazi değildi?
Milano’ya niçin “Şerefli Milano” demiyorlar ya da Madrid’e
“Şanlı Madrid” adını koymuyorlardı? Çünkü Türklerin şehirleri dışında
hiçbir şehir gazi, kahraman, şanlı, şerefli olamazdı da ondan.
Nazım Hikmet'ten okuduğum ikinci kitapla karşınızdayım. Bu seferki yolculuğum 1930-1940 yıllarına oldu. O dönemdeki ezen-ezilen, zengin-fakir, çatışmalarını iç içe harmanlamış Nazım Hikmet. Marksizm etkisiyle şiirlerdeki müzikli ahenki okurken hemen tanıyorsunuz. Makinelerin sesini...
Bu eserin ilk bölümü "Benerci Kendini Niçin
Sana vurulmuşsam, beynimin, yüreğimin ve etimin sürüp gittiği türküde senin adını, senin- doyulması imkansız- güzel tadını bulmuşsam, bunda ikimizin ya da ikimizden birinin , ayıp olan, yersiz olan, tabu olan yönü ne? Lütfen beni bu konuda ikna etmeni istiyorum. Varsa böyle bir yönümüz, beraberce onaralım ya da gerekiyorsa ben kendimi yakayım.
"Gözlerinden, burnunun üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm. Yaşşa! "
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın.
Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Sevgililer Günü'nde; günümüz sevgilerinin çok ötesinde yaşanmış, edebiyat dünyasına nam salmış şairlerin ve o muhteşem aşklarının dünyasına yolculuk yapalım istedim. Aşkı derinden hisseden, yüreğindeki coşkuyu, alevi, yalvarışı, yakarışı, adeta mısralara döken her biri eşsiz şairimizin aşk şiirleri ile buluşalım. Şiir aşktır, tutkudur kimi
Tuhaf! Varla yok hiç bir olur mu?
Örneğin ben şimdi varım, yarın yok olacağım.
Bu ikisi arasında fark yok mu? dedim.
Deli, başını çevirdi.
Kahkahayı bastı:
Vay! Sen varsın ha?!
Acaba var mısın?