Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Hasan Atar

Bazen: "Allah senden razı olsun." deriz. O duayı bazen: "Sen Allah'tan razı ol." diye de yapmamız lazım çünkü Allah'tan razı olmayan Allah'ı razı edemez. Eğer Allah'tan razı olmayı öğrenebilir ve bu manada gerekeni yapabilirsek zaten hayatımız Allah'ı razı etmeye başlayacaktır çünkü biz Allah'tan razı olduğumuz oranda Allah'ı razı edebiliriz.
Reklam
O, birliğinin tasdik edilmesine de ihtiyaç duymaz ama bir insan mü'min olmak istiyorsa bir olan Allah'ın birliğini tasdik etmek zorundadır. Bunu yapan tevhide erer. Bunun en bariz cümlesi: "Lâ ilahe illallah'tır ama bu asırda yaşayan biz Abdullahlar her sözü hafifleştirdiğimiz gibi bu sözü de hafifleştirdik. Dilimizden düşürmedik, çok söyledik ama "La" deyince bir şeyler hayatımızdan çıkmadı. "İllallah" deyince de gerçek manada tasdik etmedik. Söyledik, halen de söylüyoruz ama gereğini yerine getirme noktasında hayatımız sarsılmadı. Bilal "Lâ" dedi ve kızgın taşın altina girdi ama sen bu çağda yaşarken "Lâ" dedin ve evinde hiçbir şey değişmedi. "La" dedin, "La" demeden önce işyerin nasılsa yine öyle oldu. "Lâ"yı doğru söyleyemediğin için "İllallah”ı da doğru söyleyemedin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık "Müslümanların hiçbir şeyi beceremediği, her şeyi kötü yaptığı" şeklindeki saçmalamaları bırakmalıyız. Bir beceriksizlik varsa bunun Müslümanlıktan kaynaklanmadığını artık fark etmeliyiz. Şahısların hatalarını, yanlışlarını sayıp dökmek yerine güzellikleri, güzel insanları, güzel işleri işaret etmeliyiz birbirimize. Aksi takdirde birileri zihnimizi başkalarının yapıp ettikleri ile doldurmasını iyi biliyor.
Sayfa 107Kitabı okudu
Gömülüp gömülmeme savaşı bizimkisi. Daha yaşarken, yaşamın içine gömülüp gömülmeme savaşı. Nasıl gömülüyoruz yaşamın içine; nesnelerle. Nesnelere tutkuyla bağlanmayla... Ne adina: Mutluluğu yakalama adına. Schopenhauer "Ne kadar çok nesneye bağlarsan o kadar çok riske atarsın" diyor mutluluğu. Modern insan Schopenhauer'a inat hala çok eşya ile mutlu olma savaşı veriyor. Çok eşya, çok makine, çok araç, çok konfor, çok para eşittir mutluluk. Hem de yakalanılmış da bırakılmayacak, elden gitmeyecek sanılan bir mutluluk. Modernlere akıl vermeye hiç gerek yok oysa. Onların kaderi telef olmak.
Reklam
Geçinmek, görmüş geçirmişlere göre kolay değilmiş. Çünkü geçinmek, içinde geçmekte olan hayatla uyuşabilmek anlamını da taşıyormuş.
"Tırnaklarımızla oyamaz mıyız anlamsızlığı? Bir yol açamaz mıyız bir metre ötesine? Biraz ilerideki bir çiçeğe varsak mı? Belki bir kırlangıca rastlarız. Olasılık... Belki bir çocuğa. Sıkıştık kaldık ortasında gürültünün."
Fakat ataların dediği gibi iş başa düşünce at, suyu ağzı gemli de içermiş; yiğit, ırmağı çizmeleri giyer gene geçermiş.
Adı her ne ise fark etmez. Silik olmak yerine, ortada olmak yerine keskin bir çizgi gibi hayatın en uç noktalarında olmayı seviyorum. Reddedişim de kabullenişim de savaşa girer gibi olacak. Ortada olanları, iyi hâl tavırlarıyla yaşamayı seçenleri sevmem hiç.
Üstümde yağmur yüklü bulutlar, içimde yeni kıtalar keşfetme arzusu. Durduğum yere sığamıyorum. Gitmek istediğim yer, hiçbir haritada yok. Doludizgin içim; bütün issızlıkların inadına çok gürültülü bir yer gözümün değdiği her yer.
Reklam
"Kalabalığın tam ortasından bak bana, dünyalık bir poz alayım."
Koltukta oturan yalnızlığının yanına oturdu. Başını yalnızlığının omzuna koydu. Sır gibi yaşıyorum hayatı diye geçirdi içinden. Sonra sustu. Hep susardı zaten. İnsan yalnızlığıyla en çok susarak anlaşır.
Konuşmak, bir ırmağın çağlamasıydı. Bir ağacın çiçeğe durması, bir çocuğun gülmesi, dört bir yanın baharı selamlamasıydı.
Karar vermeli bir an evvel; hep sürü mü olacağız, biraz politikacı mı, bir parça entelektüel mi, sadece insan mı? "İnsan olamadıktan sonra ne olsam ne olur" ve "insan olduktan sonra ne olmasam ne olur" idraki içinde duvarları yıkmak için aşkla yola revân olan divanelere duvarın şeş cihetinden Bizim Yunusça selam olsun. "Cümleler doğrudur sen doğru isen Doğruluk bulunmaz sen eğri isen"
Halen beş milyara yakın insanın yaşadığı yeryüzünde, başka hiçbir ek faaliyete gerek duyulmaksızın mevcut nüfusun on mislini besleyebilecek seviyede bir üretim yapıldığı halde, milyonlarca insanın açlıkla pençeleştiği söylenirse ortada bir bozukluğun var olduğunu ileri sürmek için zeki olmak şart değildir.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.