Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Özkaya

Ahmet Özkaya
@ahmetozkaya
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat
Ankara-Mersin
Mersin
161 okur puanı
Mart 2016 tarihinde katıldı
Ekonomi ve İdeoloji
Ekonomi, hangi sistem içinde ele alınıyorsa o sistemin ideolojisine göre biçimlenir. Bu çerçeveden bakarsak kapitalist, sosyalist sistemlerin ve karma ekonomik sistemin ayrı bir ekonomisi olduğunu ve dolayısıyla ekonominin, ideolojiden soyutlanmasının mümkün olmadığını söylememiz mümkündür. Ne kadar matematiksel modellemelere geçilse ne kadar objektif olunsa da ekonomi, içinde çalıştığı sistemin ideolojisinden soyutlanamaz.
Reklam
Esnaf Burjuvazisi
Daha önce değindiğimiz gibi Türkiye'de gerçek bir burjuva sınıfı olmadığı ve bizdeki görünümüyle bir esnaf burjuvazisinden öte geçemeyen bir sınıf olduğu için, bu dediğimiz hiç de kolay değildir. Çünkü esnaf tutucudur ve daha önce değindiğimiz sosyal ve siyasal reformlara aldırmaz, ekonomi önceliğidir, aç kalmadığı, işini kay betmediği sürece diğer konularla ilgilenmez. Onun için laiklik, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar bu sınıfa uzaktır.
Vergi Denetiminin Bağımsızlaştırılması
Vergi denetiminin siyasal iktidarın etkisinden kurtarılıp objektif esaslara bağlanması sağlanamadığına göre, geriye çıkar yol olarak vergi denetiminin yönetimden ayrılarak bağımsız bir yapıya kavuşturulmasından başka bir yol kalmamaktadır. Bunu sağlayabilmek için, Vergi Müfettişlerine bağımsız bir statü verilmesi gereklidir. Böyle bir düzenleme yapılması, vergi incelemelerinin ve bunlara dayanılarak salınan ek vergi ve cezaların objektif olduğuna halkın inandırılması çok önemlidir. Böyle bir düzenleme yapılıp da halkın vergi denetimi konusunun objektif yapıldığına inandırılamaması toplumsal barışın bozulmasına da yol açar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Müsteşarlık makamının yeniden oluşturulması
Türk bürokrasisinde müsteşarlık makamı en önemli görevlerden birisiydi. Müsteşar, bürokrasiden yetişmiş, belli süre kamu görevi yapmış kişiler arasından seçilir ve atanırdı. Bu makama atanacak kişiler özellikle Maliye, Hazine, Dışişleri, İçişleri gibi geleneklerine bağlı bakanlıklarda o bakanlığın içinden yetişmiş kişiler arasından seçilip atanırdı. Müsteşar, bürokratlarla siyasetçi (bakan) arasındaki ilişkiyi kuran ve yöneten kişi konumundaydı. Yukarıdan gelen siyasal talepleri bürokrasiye, onların yapabileceği tarzda aktarır, aşağıdan gelen hazırlıkları da siyasetçiye yasaya uygun hale getirerek naklederdi. Özetle söylemek gerekirse müsteşar biraz siyasetçi ama daha çok teknisyen gibi çalışır, bakanlık larda dengeyi sağlardı. Bakanlık bürokrasisi müsteşara saygı duyar, siyasetçiler de teknik ve yasal hata yapmamak için müsteşarı dinlerlerdi.
Sübvansiyonlar
Subvansiyonlar genellikle devletin belirli alanlarda üretimi desteklemek amacıyla yaptığı parasal ödemelerden oluşur. Bunun en tipik örneği, tüccarlar tarafından ucuza alınarak afftçinin emeğinin sömürülmesini önlemek amacıyla, tarımsal ürünlerin bir de bir devlet kuruluşu tarafından taban fiyat verilerek alım yapılacağının açıklanmasıdır. Bu
Reklam
Yerli Üretimin Artırılması
Bir ülkenin sorunu yüksek cari açıksa ve bu sorun ithal girdi kullanımının yoğunluğundan kaynaklanıyorsa o zaman, bu ithalatın yerine yerli üretim yapılmasını teşvik etmek gerekir. Bu du rumda yapılması gereken şey "geçici ve kısmi ithal ikamesi" uygulamaktır. Yani ithal edilen malların birkaç yıllık bir sürede yurt içinde dış dünya fiyatıyla rekabet edebilecek biçimde üretilebilmesinin teşvik edilmesinin sağlanması. Burada kritik olan iki konu var: (1) Bu teşvikin geçici olması, yani en fazla 4-5 yılda hedefe ulaşılmasının esas alınması ve örneğin 5 yıl sonra kendiliğinden ortadan kalkması gerek. Süre uzadıkça teşvik kalıcı hale gelmeye başlar ve rekabeti engelleyerek pahalı üretime yol açar. (2) Bu teşviklerin kısmi olması, yani gerçekten dış dünyada ki fiyatlarla rekabet etme olasılığı olan ürünlerin teşvik edilmesi ne yönelmesi gerek.
Markalaşmama
Türkiye, ağırlıklı olarak bölgesel ve sektörel teşvik üzerine yoğunlaşmıştır. Oysa yapılması gereken ürün teşvikidir. Mesela Güney Kore ürün teşviki yoluyla dünya çapında markalar yaratma yı başarmış, buna karşılık Türkiye uyguladığı bölgesel ve sektörel teşvikler aracılığıyla dünya çapında marka yaratmayı başarama mıştır. Başka bir örnek olarak tekstil sektörünü verebiliriz. Türke- ye, 200 yıldır tekstil üretiminde önemli bir yere sahip olduğu halde dünya çapında marka yaratamamış bir ülkedir. Böyle bir durumun benzeri pek yoktur.
Doğrudan yabancı sermayenin doğru kullanılması
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla elde edilecek kaynaklar ileride gelir getirecek alanlarda kullanıldığı takdirde ülke kalkınmasına önemli katkıda bulunur. Bunu Kore, Çin gibi Uzak- doğu ülkelerinin; Çek Cumhuriyeti, Polonya gibi Avrupa ülkelerinin ve Bulgaristan, Romanya gibi komşumuz olan Balkan ülkelerinin deneyimlerinden gözlemleyebiliyoruz. Eğer bu kaynaklar verimli alanlarda kullanılmazsa, ülkenin varlıklarını yabancılara kaptırmaktan başka bir işe yaramaz. Bunun da örneklerini Latin Amerika ülkelerinde görebiliyoruz.
Döviz Sevgisi
Dolarizasyon (teknik ifadesiyle para ikamesi), bir ekononideki kişi ve kurumların yerel parayla birlikte döviz kullanmaları ve tasarruflarının bir kısmını döviz hesaplarında tutmaları olgusuna getirilen isimdir. Bu olgunun tersine dönmesine yani döviz tutanların veya döviz mevduatında paralarını tutanların dövenni bozdurup yerel parayı tercih etmeye başlamalarına da ters do- larizasyon (teknik ifadesiyle ters para ikamesi) adı veriliyor.
İç borçlar sorunu
İç borçlanmadaki en temel sorunların başında yabancı parayla yapılan borçlanmalar geliyor. Bir devletin kendi vatandaşından kendi parasıyla değil de yabancı parayla borçlanmasına, borçlan- ma yazınında 'ilk günah' deniyor. Iç borçlanmanın bu şekilde dövizle yapılmasının birkaç sakıncası var: (1) Devlet, iç borçlanmayı yabancı parayla yaptığında kendi bastığı paraya güvenmediğini göstermiş olur. Devletin kendi parasına güvenmediği bir yerde yurttaş da o paraya güvenmez. (2) Devlet, yabancı parayla borçlandığında dolarizasyonu teşvik etmiş olur. Yabancı parayla yapılan borçlanmaya verilen faiz düşük olduğu için başlarda hazinenin borçlanma maliyeti düşer gibi olur ancak ilerleyen dö- nemlerde, eğer yerli para değer kaybederse bu borçlar yerli para cinsinden katlanarak artar. TL'nin son dönemdeki hızlı değer ka- yıpları sonucunda, yabancı parayla yapılan iç borçlanmanın top- lam iç borç stoku içindeki payı 2021 yıl sonu itibarıyla yüzde 30'a yükselmiş durumdadır. Yapısal reform paketinin bu alandaki düzenlemesi, iç borçlanmanın kesinlikle Türk lirasıyla yapılması yönünde olmalıdır.
Reklam
Kayıt Dışılık Sorunu
Türkiye'de kayıt dışı gelir ve servetlerin yanı sıra, sistem di- şı servetlerin de oldukça yüksek olduğu tahmin ediliyor. Bu kayıt ve/veya sistem dışı varlıkların önemli bir bölümü Türkiye'de bir bölümü de yurt dışında saklanıyor. Birkaç yıl önce Dünya Altın Konseyi, Türkiye'de yastık altındaki altın miktarını 3.500 ton olarak açıklamıştı. İstanbul Altın Rafinerisi, bu tutarın 5.000 ton olduğu görüşündedir. 5.000 tonu doğru olarak kabul eder ve bu- günkü değerlerle hesaplarsak yastık altındaki altınların değerinin 300 milyar dolar arasında olduğunu görürüz. 200 milyar dolar dolayında da yurt içinde ve dışında döviz varlığı olduğu tahmin leri bulunuyor. Bu durumda yastık altındaki altın ve döviz varlı ğının, kabaca 500 milyar dolar dolayında olduğunu söyleyebiliriz.
Hesap Verilebilirlik
Hesap verilebilirlik bir ekonomide kamu yönetimi için güven ortamını sağlamanın en önemli anahtarıdır. Aldığı kararlar ve yaptığı uygulamalardan hesap sorulamayan bir iktidarın hatasını, yanlışını düzeltmesinin imkânı yoktur. Hesap sorulabilirlik ortamını oluşturmanın da ilk adımı yine güçler ayrımı ilkesinden geçiyor. Yürütme hem yasamaya hem de yargıya hesap vermelidir. Ancak bu gerek sağlanabilirse hesap verilebilirlik yaşama geçirilebilir ve ancak bu adımdan sonra insanlar açıklanan verilere güven duyabilir
Vergi Reformu
Örneğin gelir vergisi oranlarını yükseltip buradan elde edilen gelirleri top mun daha fakir kesimlerine aktararak gelir dağılımının düzeltilmesi sağlanabilir. Ya da enflasyonun yükseldiği dönemlerde vergileri yükselterek harcamaların dolayısıyla talebin sıkılması şeklinde bir politika uygulanabilir Ekonominin canlılı yitirdiği, büyümenin düştüğü
... kısmi ve geçici ithal ikamesi' yaklaşımına uygun düzenlemeler yapılması çözüm yollarından birisi olarak gündeme getirilebilir. Bu yaklaşımı ithal mallarından ülke içinde de aynı fiyata üretilebilecek olanları geçici süreyle teşvik ederek maliyetini düşürmek şeklinde özetlemek mümkündür. Bunu yapabilmek için öncelikle sanayi ürünlerinin envanterini çıkararak maliyet, vergi, satış fiyatını sıralamak, sonra bunları dünya fiyatlarıyla kıyaslamak ve hangilerinde teşvik yapılacağını belirlemek gerekir.
Merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin siyasal içeriğe dayalı olarak kurulması bir başka önemli sorundur. Bu durumda siyasal iktidarla yerel yönetimin farklı siyasal parti elinde olması o yerel yönetime gerekli desteğin verilmemesine, hatta tam tersine köstek olunmasına yol açıyor
776 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.