·
Not rated
“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.” Cahit Sıtkı Tarancı’nın bu dizelerle başlayan “Otuz Beş Yaş” şiiri, Türk edebiyatının kült şiirleri arasındadır. Bir başka şiir ustamızın, Behçet Necatigil’in deyişiyle: “Şiirlerinde, yaşamanın ve aşkın güzelliğini öven, ölümün üstünlüğünü vurgulayan, Türkçeyi bütün tatlılık ve anlatım gücüyle şiire geçiren Cahit Sıtkı Tarancı, döneminin en çok okunan şairlerinden biri olmuş, hiçbir akıma bağlanmadan kendine özgü bir şiir geliştirmiştir.” Tarancı’nın şiirle ilgili bir soruya verdiği yanıt da bu doğrultudadır: “Şiirle hayat arasındaki sıkı ilişkiye inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir düşüncenin kanıtlanması (...) olarak düşünmedim. Şiirin yapısının gerektirdiği bu bağımsızlık, şairlerin özgürlük aşkıyla da açıklanabilir. Bunun için, baskı rejimlerinde ilk isyan bayrağını açanların daima şairler olmasına şaşmamak gerekir.” Tarancı’nın bütün şiirlerini, değerli eleştirmen Asım Bezirci’nin titiz derlemesiyle sunuyoruz.
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011.6k okunma
Katılıyorum.
Bugün bu akıma inananların büyük kısmı, Allah'ın olmadığına kesin delillerle inandıkları için değil, Yaratana kul olma sorumluluğundan kaçıp keyiflerince bir hayat yaşamak istedikleri için ateizmi tercih etmişlerdir.
Reklam
Temeli ilahi aşka dayanan ve bu aşka ulaşma dışındaki her şeyi değersiz gören Kalenderîlik, Melamîlik dışında farklı kültürel ve mistik yapılardan da beslenmiştir. Kimi araştırmacılar, Kalenderîliğin kökünde son peygamber ve vahiy olduğunu, ancak Hint-İran aşısı aldığını, dolayısıyla dallarında Budist, Zerdüştî ve Maniheist esintiler taşıdığını
Sayfa 90 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Kalenderîlik
560 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Yorum
Yoğun iş temposundan dolayı eseri ancak bitirebildim. Gelelim kitap ile ilgili notlarımıza: Kazım Karabekir, iyi bir istihbarat subayı olup bulunduğu toplulukta temkinli, herhangi bir akıma kendini kaptırmayan deliller ve yaşanan olaylar ışığında kendine yön veren akılcı bir kişiliğe sahiptir. Kitabın genel hatları olarak savaşa neden girildiği, Almanların yönlendirmeleri etkisi altına aldığı bürokrasinin üst düzey isimleri, ordunun her kademesinde yüksek rütbeli Alman subayları gibi konulara değinilmektedir. Tarihe ışık tutan bu eseri okumanızı tavsiye ederim. Herkese iyi okumalar!
İmparatorluğun Çöküşü
İmparatorluğun ÇöküşüKazım Karabekir · Truva Yayınları · 202015 okunma
“Söyleme,” demişti ya bana, “söylenmez.” demişti. “Sevgilinin adı söylenmez, sen de söyleme.” demişti ya, anlamamıştım ilkin ama şimdi anlıyordum işte. Aklını kaybetmemişti o, sevdasını akima tercih etmişti. Yoksa bu ayrılığa dayanamazdı ki. Akılla bulunmazdı bu yol. Ve anladım ki beklemek de sevda gibi tek kişilikti. însan bir kez sevdaya düşünce kavuşursa “mutlu” derlerdi adına ama kavuşamazsa “deli” diyorlardı. Ben anlamıştım ama o söylememişti, bana da söyleme demişti.
Sonuç olarak sıkça başımıza gelse de iradeyi kaybe­dince asla pes etmemeliyiz. Hızlı bir akıma denk gelen bir yüzücü gibi biraz ilerlemek yeterli olacaktır; ya da umut­suzluğa kapılmamak için, kendini akımın tüm gücüne bı­rakmaktansa daha az ilerlemek yeterli olacaktır.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Thomas Edison çalışabilir elektirik sisteminin doğrudan akıma dayanması gerektiğine inanıyordu. Sırplı bilim adamı Nikola Tesla alternatif akıma dayalı bir sistem yaratmada başarılı olunca Edison çileden çıkmıştı. Alternatif akım sisteminin yapısı gereği güvensiz olduğuna ve bunu halka sunmakla Tesla'nın sorumsuzluk yaptığına halkın inanmasını sağlayarak Tesla'nın şöhretini mahvetmeye kararlıydı.
Moda oyuncaklar birileri tarafından kontrol edilir ve modaları çok çabuk geçer. Ve kısa bir süre içinde yenisi çıkar. Moda oyuncaklara bir kez teslim olan anne babalar her yeni çıkan oyuncağı satın almak zorunda kalırlar, oysa bu akıma kapılmayanlar için durum tam tersidir.
Kendisi aşırı solun ayak seslerinden rahatsız olmuştu. Atsız, başlatmış olduğu bu fikir mücadelesi sonucunda, söz konusu akıma sempati duyan Sebahattin Ali'nin şahsını açmış olduğu davadan dolayı yargıya intikal ettirilmişti. Milliyetçilerin mahkemeye akın ettiği günde (26 Nisan 1944) heyet, salona ancak camlardan girebilmişti... Sabahattin Ali (Davacı) "Bana vatan haini dedi." Nihal atsız (Davalı) "Bir vatansever olarak Türkiye'nin uçuruma sürüklendiğini görüyorum. Komünistler ve memleketi batırmak isteyenler birbirine destek vererek en büyük mevkilere çıkarılırken memleket severler, her türlü darbe ile saf dışı ediliyor. Ben Saraçoğlu'na gazetemde yayımladığım mektubumda, bu hususun önemini hatırlatmak istedim." Davanın neticesi Atsız'ı suçsuz bulurken, Sabahattin Ali'yi on dört aya mahkum etmişti.
Sayfa 116Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.