Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sahte bir mutluluk yerine yalnızlığı seçmek; büyük beklentiler yerine kimseden bir şey beklememek, zira beklenti insana hayal kırıklığı yaşatır. Yapmaz dediklerin yapar, gitmez dediklerin gidebilir. Bu can bir emanettir, onu taşımak da güçlü bir karakter gerektirir. Sabırlı ve onurlu yaşamanın da bir erdem olduğunu hiç aklımdan çıkarmamayı ilke edinerek olabilir. " diye yanıtlar. Dostça sevmek, şefkatle sarılmak için derviş olmak gerekmez. Yaşadığımız şu evrende tüm canlıları sevebilmeli; kırmadan, acıtmadan bu dünyadan geçip gitmeli insan.
Artık ne olacaksa olsun doktor. Ama hızlı olsun artık... Herkes gibi yavaş yavaş ölmek istemiyorum. Şu an aklımdan geçenleri yapmaya, beyin zarım izin vermiyor. Çünkü izin verirse biliyor ki, o parçalanacak ve cam kırıkları da kendisinin üzerinde kalacak. Damarları inceleme görevi... Burasını biliyorsunuz doktor. Bu olaydan sonra, beyinlerin en düşüncelisini incelediğinizden dolayı; size ödül verilebilir. Bilirsiniz doktor, düşünceli beyinlerin halinden anlamak çok zordur. Gerisi size kalmış bir düşünce...
Reklam
Dememem gereken ne varsa hep onu diyorum. Hatta çoğunlukla aklımdan ne geçiyorsa onu söylüyorum; ki bu büyük bir hata, son zamanlarda. Çünkü, insanın yanlış anlaşılmasına zemin hazırlıyor.
Seni yeniden ilk gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyorsun,o günden beri benim gökyüzüm senin gözlerinden ibaret
Zihnim hala karımın imgesine tutunuyordu. Aklımdan bir şey geçti: Hâlâ hayatta olup olmadığını bile bilmiyordum. Artık çok iyi öğrendiğim tek bir şey biliyordum: Sevgi fiziksel bir varlık olarak, sevilen kişiden çok daha öteye gidiyordu. En derin anlamını tinsel varlıkta, iç benlikte buluyordu. Onun gerçekten var olup olmadığı, yaşayıp yaşamadığı önemini bir ölçüde yitiriyordu. Karımın hayatta olup olmadığını bilmiyordum ve ögrenmemin hiçbir yolu yoktu (tutsaklık hayatım boyunca mektup almak veya göndermek mümkün olmadı) ancak o sırada bunun bir önemi kalmamıştı. Bilmem gerekmiyordu; hiçbir şey benim sevgimin gücüne, düşüncelerime ve sevdiğimin imgesine dokunamazdı. O sıralarda, karımın öldüğünü bilseydim sanırım bu bilgiden etkilenmeden kendimi yine onun imgesine verirdim ve onunla zihinsel olarak konuşmam da yine o kadar tatmin edici olurdu. "Beni kalbinde bir mühür gibi taşı, sevgi ölüm kadar güçlüdür."
tanrım! tanrım! ona ilk kez tek başıma gidişim, onun önünde kendimi küçük düşürüşüm, ağlayarak bir parça sevgi için ona yalvarışım aklımdan çıkmıyor...
Reklam
Programdan atılacağımı düşünerek hemen kafamda senaryolar yazmaya başladım. Beni doktora programından atacaklardı;hocalarımın, arkadaşlarımın, abi ve ablalarımın yüzüne nasıl bakacaktım! Aklımdan bir trafik kazasına kurban gitme senaryoları bile geçirirken birden içimden bir savaşçının sesini işittim: "Onlar beni atıncaya kadar burada kalacağım! Öğrenebildiğim kadar öğreneceğim! Elimden gelenin en iyisini yapacağım ve bunu da keyif alarak yapacağım! Doktora derecesi umurumda değil. Ben öğrenmek için buradayım"
“Ben sesimi çıkarmadım çünkü son aylarda yaşadıklarım, bana bir şeyi aklımdan hiç çıkmayan bir hayat dersi olarak öğretmişti: Ne yaparsan yap, ama adalıların rüyalarını çalmaya kalkma. Bir umuda bağlanmak isteyen komşularına bunun yalan olduğunu söyleme, kimseyi gerçekçi olmaya çağırma. Çünkü bunalan insanların, yalan bile olsa bir umuda sığınma ihtiyaçları, gerçeği söyleyenlerden nefret etmesine yol açıyor. Aradan bir süre geçip haklı çıksan bile bir şey ifade etmiyor oluyorlar. Çünkü o zamana kadar başlangıçtaki koşulları unutmuş oluyorlar. Yazar’ın artık halkın içine hiç karışmamasına, onlarla hiç konuşmamasına rağmen bu kadar nefret duyulan bir kişi haline gelmesi başka nasıl açıklanabilir ki zaten!” daha az...
Meftun
Aklımdan geçenleri bir cümleyle anlatabilsem Kendimle olan yarışımı kazanabilirdim
"Kendi hikayemi kendime anlatmaktan, durmaksızın aklımdan geçirmekten bıktım. Artık içimde eskiyor. Dışa vuracak sözcükleri bulamıyorum." 📖| Metal Yorgunluğu, Tomris Uyar
1.000 öğeden 701 ile 710 arasındakiler gösteriliyor.