Güç kullanarak insanlara emir ve yasaklardan oluşan bir korse giydirmek için büyük çaba harcayan disiplinci iktidar verimsiz­dir. İnsanların kendiliğinden egemenlik ilişkilerine boyun eğme­lerini sağlayan iktidar tekniğiyse çok daha verimli. Engellemek ya da baskılamak yerine harekete geçirecek, motive edecek, op­timizasyon sağlayacaktır. Kendine has verimliliği, yasak ve yok­sun bırakma yerine hoşnutluk ve tatmin sağlamasından kaynak­lanır. İnsanlara boyun eğdirmek yerine, onlarda bağımlılık yarat­mayı amaçlar.
Pdf
Birbirinden kopuk, diğerlerinin neler yaşadığından habersiz ne çok insan vardı. Çeşitli amaçlar peşinde, çeşitli kaygılarla akıp gidiyordu hayat. Ama kimse kimsenin hikayesini bilmiyordu.
Reklam
Tüm yolsuzluk suçlamalarının iftira olduğunu bir an farz edelim: O zaman Erdoğan ve arkadaşlarının yargı poliste aniden başlattıkları operasyonların amacı nedir? Sayın Başbakan, dost kazığı yediğini ifade etmiştir. Yani, kendisine göre, kendisine kazık atanlar devlete zarar vermektedirler. Peki, onları zarar verebilecekleri mevkiler, hem de yüzlercesini, atayan kimdir? Yine kendisi ve iktidarı. Demek ki bu iktidar bazı amaçlar uğruna devlete zarar verebilecek kişileri devletin en kilit mevkilerine getirmek basiretsizliğini göstermiştir.
Ben de şu amaçlar belirleyen adamlardandım. Her yeni yıl, her doğum günü, her ayın biri ya da her pazartesi yeni bir insan olmak için uyanırdım. Hele ki güneşli bir günse, bütün dünyayı değiştirebileceğimi sanırdım. Artık hepsi çok uzaklarda kaldı.
Sayfa 38
"Çocukların bir şeyi niçin istediklerini bilmedikleri konusunda derin bilgi sahibi bütün öğretmenler ve eğitmenler hemfikir, fakat yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar, onlar gibi gerçek amaçlar doğrultusunda hareket etmiyor ve onlar gibi bisküvi, pasta, yerine göre şeker, yerine göre sopayla yönetiliyorlar: Genellikle buna kimse inanmıyor, ama bana göre bu çok açık bir şey."
Soğuk/Sıcak Kelimeler - 3
Rehabilitasyon: Genellikle ağır hastalıklardan kurtulmuş kişilerin veya sakatlanmış bireylerin tekrar günlük yaşamlarına ve topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırmak için uygulanan bir tedavi ve iyileştirme sürecidir. Bu süreç, kişinin fiziksel, zihinsel, sosyal ve mesleki yeteneklerini en üst düzeye çıkarmayı amaçlar. Rehabilitasyon, bireylerin bağımsızlıklarını maksimize etmeye, yaşam kalitelerini artırmaya ve engelleri aşmaya yardımcı olur (Fransızca) Islah: “Düzeltme”, “iyileştirme”, “reform yapma” veya “bir şeyi daha iyi bir duruma getirme” anlamına gelir. Genellikle toplumsal, bireysel veya teknik bir düzeltme veya iyileştirme sürecini ifade eder. Ayrıca, tarım alanında toprakların verimliliğini artırmak için yapılan düzenlemeler veya bir nesnenin işlevselliğini artırmak için yapılan değişiklikler gibi çeşitli bağlamlarda kullanılır. Islah, aynı zamanda hukuki ve idari alanda da kullanılan bir kavramdır ve genellikle bir sistemi veya süreci daha etkili hale getirmek için yapılan değişiklikleri tanımlar. (Arapça) Islah olmayan rehabilite edilemez.
Reklam
Çok eski zamanlardan beri insanların uyguladığı öpüşme eylemini sapıklık sayan biri onu bu tür cinsel amaçlar edinmekten alıkoyan bir iğrenme duygusuna sahiptir.
Sayfa 19 - Gece kitaplığıKitabı okuyor
Bilgelik, kişinin nereden gelip nereye gittiğini bilebilmesi, kendisine sağlam ve doğru amaçlar koyabilmesi ve hayatıyla eylemlerinin hesabını verebilmesi durumunu ifade eder.
Sayfa 16 - SayKitabı okuyor
Daha 'merhaba' dediğimiz anda, ''Bu ilişkiden ne gibi bir fayda sağlayabilirim acaba?'' düşüncesi geçer aklımızdan. İlişkiler,insanın evrensel ''birlikteliği'' üzerine kurulmaktan çok, kesin amaçlar üzerine inşa edilir.
"Endüstriyel-teknolojik toplumda insanların gerçek amaçlar için uğraşmak yerine, güç süreci ihtiyaçlarını ikâme etkinlikler veya bir organizasyon ile özdeşleşme yoluyla tatmin etmek zorunda kaldıkları bir toplum olarak görüyoruz. Freedom Club (Özgürlük Klubü) olarak, insanların çoğu bu toplum düzeninden memnun olsa da, biz bu tür bir topluma karşıyız."
Reklam
Kibir,kibir,kibir...Her yerde kibir.Hatta bir mezarın ağzında,yüce amaçlar uğruna ölmeye hazır insanlar arasında bile kibir.Kibir!İçinde bulunduğumuz yüzyılın karakteristik özelliği ve özel bir hastalığı sanki bu?
Dost çehreli akıllı sömüren iktidar :
Akıllı iktidar bilinçli ve bilinçdışı düşüncelerimizi okur ve de­ğerlendirir. İnsanların kendi iradeleriyle kendilerini düzene sok­masını ve optimize etmesini bekler. Böylelikle de üstesinden gel­mesi gereken bir dirençle karşılaşmaz. Bu tahakküm büyük bir çabaya, zor kullanmaya gerek duymaz, öylece gerçekleşiverir. Hoşa gitmeye çalışarak ve bağımlılık yaratarak hükmetmeyi amaçlar. Bu da "Beğendim" kapitalizmi için şu uyarıyı gündeme getirir: İstediğim şeyden koru beni.
Sayfa 25 - Metis Yayınları , 3.baskı
(Günümüzde neoliberal iktidar) İnsanlara boyun eğdirmek yerine, onlarda bağımlılık yarat­mayı amaçlar.
Sayfa 24 - Metis Yayınları , 3.baskı
Batıcı- laik- despot Arap hükümetleri tarafından islam karsıtı kampanyalar, kendileri için artık tehdit olarak görmeye basladıkları islami hareketlere dikkat çekmekten daha ileri amaçlar ve anlamlar barįndırmaktadır. Söz konusu güruh, uzmanı oldukları biçimde kendi saltanatlarına ve Batılı efendilerinin konforuna yönelik tehdidi abartmak ve kendilerini batılı patronları için vazgeçilmez bir alternatif olarak sunmak amacıyla korku taktiklerine itibar ederler.
EPİLOG
Freud’tan sonra yapıtlarını izleme olanağı bulduğum araştırmacılardan Alfred Adler’i zihnimdeki işaretlerinden en önemlisine yanıt getirebildiği için derhal benimsemişimdir. Adler, doğuştan var olan bir “toplumsal ilgi”den söz ederek, insanı yalnız kendisine değil, başkalarına da yararlı olabilecek amaçlar geliştirme eğiliminde olan bir varlık olarak tanımlar. Yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Adler’den bu yana insandaki olumlu duygular üzerine yazılanların sayısı saldırganlık üzerine yazılanlara oranla o denli azdır ki. Üstelik Freud’un insanı yaşamı boyunca yineleyen davranışlar gösteren bir varlık olarak tanımlamış olmasına karşılık Adler, insanı içinde bulunduğu koşullara göre iyi ya da kötü olabilen, seçici ve yaratıcı bir varlık olarak algılar. Ama Adler’in, insanda yıkıcı eğilimlerin varlığını görmezden gelerek kendi kuramı içerisinde önemli bir boşluk bırakmış olduğuna bugün de inanıyorum. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan insancı (hümanist) ekollerin bu konuda daha da ileriye giderek insanı ancak engellendiğinde saldırgan olabilen bir varlık olarak tanıtma çabasına girişmelerini her zaman tek yanlı bulmuşumdur. İnsanı salt çevre-birey etkileşiminin ürünü olarak ele alan ve doğuştan gelen eğilimleri tümden yadsıyan davranışçı ekolleri zaten başından beri benimseyemedim.
Sayfa 176 - Epilog: Son sözKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.