Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ş.A

Ş.A
@amaki
“Kahverengi dallardan pembe çiçekler açtığına göre, ümitsizliğe gerek yok.” Şems-i Tebrizi
* Araplar yarım adalarından, basit ve yamalı elbiselerle, değersiz ve Yırtık ayakkabılarıyla, kını küflenmiş kılıçları takınarak, sırtı çıplak atlara binerek çıktılar. Medeniyetin o derece uzaklar uzaktılar ki, tomurcuk halindeki üzüm çiçeklerini tuz zannettikleri, hatta bazılarının hamurda kullandıkları bile olmuştur. (acı olunca durumu anlamışlardır.) Fakat az bir müddet sonra dünyaya sahip olup medeniyeti ileri milletleri idareleri altına almışlardır. Deve ve koyun çobanları en medeni milletleri güder olmuş ve onlara ilim, ahlak, edep ve kültürde hocalık etmişlerdir. Böylece Cenabı Hakk’ın sözü tahakkuk etmiştir: “Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, ve onları (mukaddes topraklara ) vârisleri kılmak istiyorduk.”
Reklam
Onlar (kafirler) konuşsalar deseler ki: Ey Müslümanlar! Bizim günahimiz nedir? Biz Peygamberinize mal, saltanat ve krallık teklif ettik, hepsini reddetti. Bugün görüyoruz ki siz, geçmiste Peygamberinizin kabul etmediklerine yaratılış gayenizmişçesine sarılmaktasınız. Muhammed (s.a.v.)'in reddettiği, mal saltanat ve krallığı, anlaşmazlığı önlemek gayesiyle teklif eden bizler mi yoksa O'nun kabul etmediğine; sussuzun suya, ateş böceğinin ateşe koşması gibi dört elle sarılan sizer mi daha fazla günahkârsiniz? Bugün sizi mal, seref, lüks yasamak, bir parça yere hükmetmekten başka hiçbir şey ilgilendirmiyor da, geçmiste niye din kisvesine bürünerek ortaya çıktınız, durup dururken sakin hayatimızı bulandırdınız ? Neden sizinle aramizda çocukları yetim, kadınları dul bırakan, insanları vatanından eden savaşlar yapıldı ? Öyleyse Bedir, Uhud, Huneyn, Hayber, Yermuk, Kadsiye savaşlarında dökülen kanlarımızı, din adına öldürülen şahısları geri veriniz, nefsin arzularini tatminde, yeme ve içmeden Başka bir şey düşünmediğimiz, sevgi ve sükunet içinde geçirdiğimiz o eski günlerimizi geri çevirdiniz!... Dese, cevabımız ne olur???
Ensar, Müslümanlar çoğaldı bize ihtiyaç kalmadi düşüncesiyle iş ve güçleriyle uğraşmaya kalkınca Cenab-ı Hak onlara azarlayarak hitap etti: "Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü hareketinizde dürüst davranin. Çünkü Allah dürüstleri sever.” buyurdu. Ebu Eyyüb Ensari (r.a.) bu ayetin inişini şöyle anlatir: "Ensardan olan bizler, Allah dinini aziz kılıp dinine yardım edenler çoğalınca, kendi aramızda ; (Bari işimiz gücümüzle meşgul olsak, eksikleri tamamlasak) dedik. Cenab-ı Hak da bunun üzerine bu ayet-i kerimeyi inzal buyurdu."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Peygamber (s.a.v.) bu küçük mücahit grubu helak olursa; düşmana yem olunur, şehir sönükleşir, pazar ıssızlaşır, ticaret durur, ziraat bırakılır, hükümet daireleri tatile girer, hayat felç olur demedi. Evet, bunlardan hiç birini demedi. Çünkü bunların varlığı ne Müslümanlara, ne de Müslumanların varlığı onlara bağlı değildi. Çünkü onlar, Müslümanlardan evvel olduğu gibi bugün de kendilerine ihtiyaç görülmedendevam etmekteydiler. Resulü Ekrem'in bu kritik tarihi anda söyledigi sey, Müslümanlarn varlığına temel olan ve onlara has olandı "ilahi, bu küçücük topluluğu helak edersen, bir daha sana ibadet eden bulunmaz!".
Unutmayalım ki, yapılan mücadelelerin amacı dünya malına sahip olmak ve ticaret ve ekonomiyi geliştirmek değildi. Kelimelerin en geniş anlamlarıyla savaş ve mücadelelerin asıl amacı İslam ve cahiliyet arasında Allah’a kulluk, ona ve Resulü‘ne itaat ile kayıt tanımayan, hesap ve dönüşü olmayan bir yaşayışın olmasıydı. Şanlı Bedir savaşı meydana geldi. Karşı taraf bin askerle katılırken, Peygamber (s.a.v.) sayiları üç yüzü geçmeyen bir mücahit grubunu kumanda ediyordu... Fakat Resulü Ekrem'in çok iyi bildiği bir gerçek vardı : Müslümanlar kendilerine güvenir, eğer ki onlar mânâyı hesaba katmadan madde ölçüsünde kalırlarsa; sayıca az olan her şey, çok olanın karsısında zayıftır kuralının acı sonucundan kurtulamazlar...
Reklam
Ş.A
Bir kitabı okumaya başladı
Yeniden İslama
Yeniden İslamaEbu’l Hasan Nedvi
10/10 · 34 okunma
Ş.A
Bir kitabı okumaya başladı
İslam Medeniyetinden Altın Tablolar
İslam Medeniyetinden Altın TablolarMustafa Sıbai
0/10 · 0 okunma
Anlatılır ki Selahattin Eyyüb’i rah. Kudüs’ü feth etmeye giderken yolda bir esirden kendisine bir yazı verilir. Mescidi Aksa’nın lisanı hâli üzerene şu beyt yazılıdır : يا أيها الملكُ الذي*لمعالم الصُلبان نكّس جاءتْ إليك ظلامة *تسعى من البيت المُقدّس كلُّ المسَاجد طُهرتْ *وأنا على شَرفي أُدنس Ey Haçlıların nişanelerini ters yüz eden komutan Sana Beytül Makdis’ten gelen bir mazlumun arzusu vardır. Bütün mescidler temizlenmiştir. Ama ben şerefime rağmen kirletiliyorum. Yüce mevlamızdan niyazımız Mescidi Aksa’nın bu lisanı hal şikayetine derman olacak ikinci bir Selahaddin’in tez zamanda çıkmasıdır.
192 syf.
10/10 puan verdi
Ş.A tekrar paylaştı.
Şafii ye soruldu: -ilme karşı iştiyakın nasıl?? +Daha önce işitmediğim bir harfi (yani kelimeyi) işitince diğer azarlarım kulaklarımın işitip de aldığın lezzeti tatmak için kendilerinin de kulakları olmasını isterler.. -İlme hırsın nasıldır? +Çok mal biriktiren cimrinin bir malı elde ettiği zaman aldığı lezzet kadar -ilme karşı isteğin nasıldır ? +Bir tek çocuğu olan kadının yavrusunu Kaybettiğinde onu bulmaya olan isteği kadar .. İşte imamı Şafii hazretleri, bu aşk, bu iştiyak sebebiyle ilimde zirveye çıkmış bir imam olmuştur..
521 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.