Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Amine

Amine
@aminee11
Kendime notlar..
O halde anne babaların, öfkelerini kontrol edemeyip çocuklarına zarar verdiklerinde, kızgınlıklarını uzatıp küsmek, kenara çekilip söylenmek yerine duygularına güç yetirip onların hakkına girmiş olduklarını da hesap ederek çocuklarına sarılmaları, onlardan özür dilemeleri, çocukları ile bağlarının kopmaması için gerekli olduğu gibi acının duygulara inmemesi için de ihtiyaç duyulan üstün bir ebeveyn tutumudur.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Bütün bu hislerin en yoğun kazanıldığı dönem, 6 yaş öncesidir. Atalarımız, "Bir çocuk 7'sinde ne ise 70'inde de odur," diye boşuna söylememiş olsa gerek...
Sayfa 147Kitabı okudu
Bir anne kızgınlık anında çocuğunu, "Geri zekâlı mısın sen!" diye aşağılasa, bu sözü işiten çocuk daha çok gülmeye ve yılışmaya başlar. Aslında bu bir çocukluk dramıdır. Zira burada çocuk, annesinin kendisine hakaret ettiğini düşünmez, kendisinin aslında gerçekten geri zekâlı olduğuna inanır. Ve bu haliyle kendisini annesine sevdirmek için ekstra bir 'sevimlilik' cabasına girişir, daha çok hoplar, daha çok zıplar, dil çıkarır, güler... Bu durum çocuk açısından kendini sevdirme çabası olsa da yetişkinler çoğu zaman bunu çocuğun şımarması olarak yorumlar.
Sayfa 146Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuk zihni savunmasızdır. Bir yetişkin çocuğa nasıl davranıyorsa çocuk, kendisinin öyle davranılması gereken biri olduğuna inanır.
Sayfa 146Kitabı okudu
İnsan yaşamının en önemli dönemi çocukluk yıllarıdır. Zira çocukluk, hislerin oluştuğu dönemdir.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Çocuklarda düzene karşı duyarlılık 3,5-4 yaşında başlar. Bu yaştaki çocuklar, enteresan bir davranış sergilerler. Oyun yeri olarak masa altlarına girdiklerini görürüz.
Sayfa 142Kitabı okudu
..çocuklara bolca tarihî kahramanlar tanıtılmalı, örnek insanların biyografileri okutulmalı, kişiliği gelişmiş yeni insanlar ile tanıştırılmalıdır ki derinlerde kalan mizacının özel yanları, bu kişilik yapıları ile tetiklensin...
Sayfa 138Kitabı okudu
çocuğuna laf geçirmek değildir çocuk eğitimi. Çocuğun kalbine girip ona şefkatle tesir edebilmektir aslolan. Sen kendini ne kadar yumuşatabilir ve 'kuzum' diye kendini çocuğuna bırakabilirsen, çocuğun da o kadar yumuşayıp 'annem' diye sana kendini bırakır.
Sayfa 109Kitabı okudu
Pedagojik olarak sakıncalı kelimeler diyebileceğimiz bu kelimeler 've', 'fakat', 'ama' idi... Bu kelimeler, yapı itibari ile çocuğu içinde bulunduğu ana odaklanmaktan alıkoyan, zihnini bir başka zamana taşıyan kelimelerdi. Halbuki çocukla iletişimde, kelimelerin dizimi, içinde bulunulan ana ait olmalıydı ki çocuk o
Pedagoji der ki eğitimde süreklilik, 'merak' duygu ile sağlanır. Merak, günlük yaşamın şifreleri okulda çözüldükçe 'heves'e dönüşür... Çocuk heves ettiği işleri yapabildiğini gördükçe, yeni bilgiler edinmek için 'istek' duyar. İstek duyduğu bilgileri hayata uygulayabildikçe de 'öğrenmede süreklilik' oluşur
Reklam
Kaliteli vakit geçirmek isteyen yetişkin, olumsuz duyguları en azından çocuğu ile birlikte olduğu o an için sırtından indirmedikçe, çocuğunun duygu dünyasına erişemez.
Çocuğu ile kaliteli vakit geçirmek isteyen bir anne babanın kazanacağı en üstün beceri, 'anı yasama' becerisidir. Bundandır ki ne ile meşgulsen, onunla meşgul ol' prensibi, çocukla kaliteli zaman geçirmenin en temel prensibidir.
Eylem dilinde, çocuğun kişiliği ile yaptığı eylem birbirinden ayrı tutulur. "Sen bunu yanlış yaptın," cümlesindeki 'sen' vurgusu kaldırılıp, "Bu davranış doğru değil," seklinde eylem vurgusu oluşturulur. Eylem dilini kullanmak hem yetişkinlik görevi hem de çocuk hakkıdır. Zira çocuğun, hangi davranışın doğru, hangi davranışın yanlış olduğunu yetişkinden 'aşağılama' yaşamadan öğrenmeye hakkı vardır.
Konuşurken harfleri tek tek çıkarmak... Yürürken, yavaş ve sükûnet içinde olmak... Göz göze gelindiğinde, çocuğun gözlerine dokunacak kadar sakin bakmak... Bunlar, edinerek öğrenmenin olmazsa olmaz prensipleridir. Kalıcı öğrenmenin önündeki en büyük engel, çocuğu hızlandırmaktır. "Haydi, haydi... Çabuk, çabuk... Herkes yaptı, bir sen kaldın," gibi baskılar, çocuğu psikolojik olarak gerdiği gibi bilginin içselleşmesinin de önünü kapatır.
Çocuğun kendini, öğrendiği veya öğrenemediği bilgiler nedeniyle küçük düşmeyeceği, aşağılanmayacağı, başkaları ile kıyas edilmeyeceği, her koşulda duygusal olarak destekleneceği bir eğitim ortamında hissetmesi, edinerek öğrenmenin ilk şartıdır.
616 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.