Çocuklar mutluluk kaynağı olabildikleri gibi, sayısız kaygı nedeni de olabilirler. Evin neşesi olan çocuk, birden, evi üzüntüye boğabilir. Geçici hastalıkları, düşmeleri, yaralanmaları, ameliyatları ana babaların uykusunu kaçırmaya, yaşama sevincini söndürmeye yeter. Yatağını ıslatması, parmak emmesi, yemek yememesi, korkuları büyük sorun olur. Hırçınlıkları, huysuzlukları, tutturmaları evin dirliğini bozabilir. Söz dinlememesi, arkadaşlarıyla dövüşmesi mutlu bir yuvayı sürekli tedirgin edebilir; ana babayı birbirine düşürebilir. Günlük olağan sorunları, ailenin en önemli derdi olup çıkar. Gerçekten çocuklar büyük sorun yaratmasalar da, sağlıkları yerinde olsa da sürekli uğraştırırlar ana babayı. Çünkü çocuklar hep ayak altında dolaşırlar; isteklerinin sonu gelmez; durmadan sorar, durmadan konuşurlar. Sırası mı diye düşünmezler, hep kendileriyle ilgilenilsin isterler. Yoktan anlamazlar, vara yoğa ağlarlar. Tutturmalarıyla, söz dinlemeyişleriyle ana babayı bunaltır, çileden çıkarırlar. Hele başkalarının yanında olmadık yaramazlıklar yaparlar. Tok olmalarına karşın misafirlikte "acıktım" diye tuttururlar, otobüse biner binmez çişleri gelir. Kendileri söz tutmaz ama ana baba verdikleri sözü tutmaz ya da unutursa kıyameti koparırlar. Halden anlamaz, ana babanın sıkıntısını, yorgunluğunu düşünmezler, üstelik üzmek istermiş gibi davranırlar. Ana baba titiz ve düzenli ise onlar inadına savruk, dağıtıcı ve karıştırıcıdırlar. Geçim sıkıntısından anlamazlar, bencillikleri sınır tanımaz.