Derin bir nefes çekip çalıyorum kapıyı
bu kapı yani ruhumla bedenimi bir mengeneyle tutturulan, insanı avuçlarından başlayarak boğazına götüren bu kapının önündeyim,
ruhuma saplanan bir ses işitiyorum hangi çivi ki ruha işlenir o çiviyi kutsal yapan bu ses midir ? öğrendiğim her şeyi bu kapıdan gelen sese borçluyum yani dünyadan bu sese açılan kapının eşiğindeyim, yaşlı gözlerle bana bakıyor gel diyor. içeri gel, bedenini eşiğe bırak, dilimin ucunda bir kelime dönüyor susuyorum ,susuyoruz ,kainatı susturuyoruz ,oturuyoruz, oda soğuk bir anımsama dolanıyor içer de yani Bilgenin sesi aklımızın bir penceresinden çıka geliyor,
Bilgenin dökülen saçlarına karşı akciğerlerimi koymak istiyorum masaya Rauf Bey engel oluyor anlamıyor
oysa su yerine hidrojen içtiğimi , geceleri sokaklarda İsayı aradığımı bilmiyor .Allah diyorum kimseyi Bilgeyle sınamasın , elmayı ısırdığım yerden Bilge doğuyor sonra ormana karışıyor ,bir ormanı kutsal yapan bakan gözler değil miydi yani bakışta ki o mucize anlatamıyorum
Gırtlağımdan bir kelime çıkıyor Bilge diyorum deniz ikiye bölünüyor korkmuyorum, üşüyorum.aklımdan çıkartamadığım bir gerçekle geçiyorum denizden yüzme bilmiyorum,
mütemadiyen anlatamadığım bir sancı yüreğimde
açıp gösteremiyorum oysa alfabeyi ezbere biliyorum
Rauf Bey gözlerimde arıyor Bilgeyi yani içimde bir yerlerde Ademin dna sın dan bana bulaşan Bilgeyi göz perdelerimde arıyor oysa bir ormanın içine sakladım Bilgeyi bulamıyor .O yaşlı gözlerden süzülen göz yaşı yağıyor beni ruhuma kadar ıslatıyor anlatamıyorum ,Çarmaha gerilen bedenleri yansımalarından tanıyorum ,insanı geceye götüren o sırrı biliyorum