Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama anımsama dendiğinde, belleğim yalnızca alışılmış anıları, geride kalmış, eskitilmiş, terk edilmiş şeyleri dile getiriyorsa eğer, o zaman içinde artık beni hiçbir şeyin rahatsız etmemesi gereken bir anılar dağarcığından henüz uzağım, hem de çok uzağım demektir.
Sayfa 26 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
öğrenme ve hatırlama
Anımsama ilk saatte en hızlı biçimde kayba uğramakta, sonra hafifçe yavaşlamakta ve dokuz saat sonunda öğrenilenler yüzde 60 oranında unutulmaktadır. 24 saat sonra ezberlenen herhangi bir şeyin yaklaşık üçte ikisi unutulmaktadır.
Hayvanların anımsama yeteneği olduğu kanısı, bitkilerin bilinci olduğu görüşünden daha kolay düşülen bir yanılgıdır. Uzun süre ayrı kaldıktan sonra efendisini tanıyan bir köpeğin anımsama yeteneği olduğu düşünülebilir. Aslında köpeğin efendisini yeniden tanıması, anımsamaya değil, bambaşka bir şeye bağlıdır. Köpek efendisine bir çeşit yakınlık duyar. Bu efendinin varlığından kaynaklanır. Bu varlık, efendisi yanında olduğu zaman köpeğe zevk verir. Ve efendisiyle her karşılaşması, zevkin yinelenmesi için gerekçe olur.
Ancak, bir dinleyicinin desteğiyle de o düşüncenin her bir parçası not edilip korunamaz. İnce ince irdelenen bir şey, insan aklında nasıl kalabilir? İşte bunun tek bir yanıtı vardır: anımsana­ bilir şeyler düşünerek. Birincil sözlü kültürlerde özenle incelen­ miş bir düşünceyi koruyup anımsama sorununa geçerli çözüm, belleğe yardımcı olan, ağızdan çıkmaya hazır düşünce biçimleri kullanmaktır. Düşüncenin ritmik, dengeli tekrarları ya da antitez­ leriyle, kelimelerdeki ünsüz ve ünlü seslerin uyumuyla, sıfatlar ve başka kalıpsal ifadelerle akma'>ı, herkesin sık duyup kolaylıkla hatırladığı, kolay hatırlanacak şekilde biçimlenmiş atasözlerinden oluşması ve belli izleklere yerleştirilmesi (örneğin toplantı, yemek, düello, kahramanın "yardımcısı" vb.) gerekir. Ciddi dü­ şünce, bellek sistemleriyle iç içedir. Belleği güçlendirme zorun­ luluğu, söz dizimini bile koşullandırır (Havelock, 1963: 87-96, 1 3 1 -2, 294-6).
Sayfa 49 - Metis yayınları
Süleyman, Yeryüzünde yeni bir şey yoktur diye buyurur. Böylece nasıl Eflatun bütün bilginin yalnızca anımsama olduğunu kurmuşsa, Süleyman da bütün yenilik, yalnızca unutuştur yargısını verir.
Sayfa 7 - İletişim Yay. 3.BaskıKitabı okudu
Reklam
''Anımsama ile uyanış arasında son derece sıkı bir bağ vardır..''
72 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Albert Camus'nün gençlik dönem eseri, yazdığında 22 yaşındaymış ama okuduğumuz zaman pek acemi işi olduğunu düşünmemiz mümkün değil. Dostoyevski'nin Öteki kitabını okurken de aynı hisse kapılmıştım, yeni yazmaya başlayan birinin elinden çıkmış gibi değildi o da. Tersi ve Yüzü, beş tane kısa hikayeden oluşan deneme türüne biraz daha yakın bir kitap. Camus, kitapla ilgili yazmak istediği her şeyi burada yazdığını söylemiş. Öykülerin hepsi sonrasında şaheser kabul edilecek kitaplarının ön hazırlığı gibi. Hikayeler konu itibarıyla Yabancı, Düşüş, Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsan'a köprü niteliğinde. İntihar eden bir adamın psikolojisini aktarmasıyla başlıyor kitap, önsözün intihar kavramıyla başlaması, genel içerik hakkında fikir sahibi yapıyor ama devamındaki bölümlerde yaşama hevesi, yaşamdaki varoluş mücadelemiz, acı ve zaman olguları hakkında Camus'nün düşüncelerini muhteşem bir akıcılıkta okuyoruz. Yaşlı psikolojisinin anlatıldığı bölümden çok etkilendim. Zamanla düşüncelerin değişmesi, yaş aldıkça önemini kaybeden şeyler, geriye dönme isteği, eski günleri anımsama, yaşama çabası ve sonuçta uğranan hayal kırıklığı ve ölümü kabullenmek. O bölümü; " Yaşam kısadır ve insanın zamanını yitirmesi günahtır." cümlesi çok güzel özetliyor. Önsözünden son cümlesine kadar yoğun, etkileyici ve öğretici bir eser Tersi ve Yüzü. Zamanı geri alamayacağımızı ve yaşadığımız ânın kıymetini hatırlatan bu derece etkileyici bir bakış açısı geliştirecek kitabı bir solukta değil, sindirerek ve üzerine düşünerek okumakta fayda var.
Tersi ve Yüzü
Tersi ve YüzüAlbert Camus · Can Yayınları · 20145,5bin okunma
Akıl yürütmenin toplumsal yaşamda pratiğe dökülmesiyle ilgili
Eğitimin amacının, ‘bireyin tüm güçlerinin uyumlu gelişimini sağlamak’ olduğu söylenir. Bu tanımda toplumsal yaşama veya ya da toplumsal yaşam üyeliğine açıktan bir gönderme yoktur. Bir güç, ancak kullanıma konduğu şeyle, yani hizmet etmesi gereken görevle ilgili olarak bir güçtür. Şayet toplumsal yaşamın sağladığı kullanımları devre dışı bırakacak olursak, bu güçle ne kastedildiğini ve belli güçlerin neler olduğunu anlatan eski ‘yetiler psikolojisi’ dışında elimizde bir şey kalmaz. Zihinsel güçler eğitiminin gerçekte ne anlama geldiğini anlatabilmek için, bireyin gözlem de bulunma, anımsama, imgeleme akıl yürütme yetilerini kullanacağı toplumsal durumları bilmemiz gerekir. *atlayarak alıntıladım.
Sayfa 22
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.