664 syf.
·
Not rated
Blogumdan alıntılama yapıyorum. Spoi içerebilir. Uykusuz kalıp bitirdiğim bir kitap. Serinin ikinci kitabını da okuyup bitireceğim. Bir wattpad kitabı ve sırf hem neden bu kadar popüler diye merak ettiğimden hem para verdiğimden hemde bir seriyi beğenmesem bile serti tamamen okumak gibi huyum olduğundan dolayı okudum, mecbur diğer kitabı da okuyacağım huyumdan dolayı. Sevgili anneler babalar çocuklarınıza bu kitabı almayın, okutmayın bence. Neden mi? Çünkü Naz bir üniversitenin matematik bölümünde öğrenci, Bora Bey ise bir holding sahibi ve yöneticisi. Naz, sevdiğini (Anıl karakteri) kurtarmak için bir kağıt oyunu oynar ve sevdiğinin ameliyatı için bu oyunla çok para kazanır ama en son oyuna geldiğinde ise kaybeder, kazanan Bora Bey'dir. Bora Bey, bu parayı bir şartla vereceğini söyler; o şartta Naz'ın Bora ile evlenmesi. Naz ile aynı evde yaşamaya başlayan Bora'nın hem birbirini sevmesi ve alışması hemde Bora'nın Naz üzerinde kurallar ile manipüle ederek baskı kurması, kontrol etmesi, karışması anlatılıyor. Maço erkek tasviri var ve gençlerimiz için yanlış tercih yapmasına neden olabileceğini düşünürdü, bana. Kitaptaki karakterleri bazen o kadar büyüttüğümüz oluyor ki o karaktere benzer kişileri seçerek üzülüp, hayal kuraklığına uğrayabiliyoruz. Aman sevgili anne babalar ilk önce siz okuyun ondan sonra çocuklarınıza okutun. Keyifli okumalar.
Maça Kızı 8
Maça Kızı 8Dilara Pamuk · Artemis Yayınları · 20231,639 okunma
Aslanın dişisi de aslandır! İşte Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) aynen böyledir. Hamile hâliyle cihad meydanlarında olan bir annenin evladından “rızık olarak şehadet isterim” diyen bir evlat yetişmez mi? Hamile olmak veya iki, üç veya dört çocuk sahibi olmak bizleri Allah yolundan alıkoymamalı. Çünkü Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) neye iman etmişse biz de ona iman ettik. Onun göstermiş olduğu ameli bu ümmetin hanımları da gösterebilir.
Reklam
Hâlbuki îmân bahçesi burnunun dibindeydi.
İki evladını küfrün ve şirkin elinden kurtaran Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) eşini kurtaramaz. Öyle ya! Hidayet Allah’ın elinde, bizler sadece tebliğ ile memuruz. Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) validemiz ne yapsa, eşinin iman etmesine vesile olmaz. Mâlik küfründe direttikçe diretir. Bir gün, dışardan eve geldiğinde Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ), Enes b Mâlik (radıyallahu anh)’e “Lâ ilâhe illallah, Muhammede’r-Rasûlullah” kelime-i tevhidini öğretiyordu. Bu manzarayı gören Mâlik çıldırır ve sinirli bir şekilde: “Oğlumu bana karşı ifsat etme.” der. Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) ise, “Ben onu ifsat etmiyorum.” der. Bunun üzerine Mâlik sinirlenir ve ailesini bırakarak evi terk eder. Yolda eskiden kalma husumeti olan kişiler tarafından öldürülür. Müşrik olarak öldürülür, hâlbuki iman bahçesi burnunun dibindeydi.
Bir hakikat var ki; bunu unutmamalıyız: “İşin ehli olan muallim, kendisi zaten medresedir; ehli bulunmayan medreseler sadece bir mekândır.”
Her beşerin sözü tartılır, değerlendirilir, peygamberler hariç!
Tasavvuf sohbetlerinde anlatılan bir menkıbeyi aktarmak isterim: Bir mürid kendisine mürşid arar ve diyar diyar dolaşır. Bir heyecan ile yola çıkar. Ulaşabildiği tüm mürşidlerin kapısını çalar. Ancak kapıyı açan her mürşitte bir kusur bulur. Kimisi için “Esmer yüzünde nur yok!” der. Kimisi için “Gözünün üstünde kaşı var!” der. Kimisi için “Çok yemek yedi.” der. Bir şekilde her gittiği mürşitte bir kusur bulur ve bulduklarının dizinin dibine oturup rahle-i tedristen geçmez onlardan ders alıp mürid olmaz. En sonunda ilk gittiği ve bir şekilde kusurunu bulduğu mürşide tekrar gider ama içi rahat değildir. Bu durumu fark eden mürşid, gence şunu der: “Evladım! Sen kendine peygamber mi arıyorsun? Eğer öyleyse bulamazsın! Son Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ile bu iş bitmiştir. Artık ondan sonra onların varisleri vardır.” Allah’ın kulları içinde sadece peygamberler masumdur. Onlardan gayrı her kul hataya ve günaha düşebilir. Her beşerin sözü tartılır, değerlendirilir. Ancak peygamberlerin sözleri tartılmaz, hemen itaat edilir. Çünkü onlar vahiy ile konuşurlar. Evladımıza iyi bir muallim ararken iyisine kötüsüne bakacağız, sigara içiyor mu içmiyor mu öğreneceğiz. Ama masum bir muallim aramayacağız.
Eğer yaşadığımız yer İslami yönden çorak bir yer ise hicret ne diye var? Öyle imam hatip lisesine göndermek ile hayır yapmış olmuyoruz. Büyük bir araştırma yapmaya gerek yok. Çevremize bakalım kaç imam hatip öğrencisi 5 vakit namazını kılıyor. Kaç ilahiyat mezunu öğrenci “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşsa ötesi yok.” diyor. Çocuğumuzun eğitim alacağı kurum önemlidir. Ancak muallim kurumdan önce gelir. Bu muallim bazen medreselerde bazen camilerimizde bazen bir tarikat meclisinde bazen de yan komşumuzda olabilir.
Reklam
Geçmişte çocuklarımızı bir ustanın eline bırakırken “Eti senin kemiği benim” denilirdi. Şimdi çocuk bir yere bırakılınca eti, kemiği neyi varsa bırakılıyor. Çünkü çocuktan bıkan bir topluluk hâline geldik. Her evden üç çocuk deyip anneleri çalışma hayatına almak için yapılan onlarca projeler ile de maalesef ki, evlat eğitimini anne-baba değil de özel kurumlar üstleniyor. Bunun yanında anne-babadan daha ilk çocuktan sonra “ikincisini düşünmüyoruz” diye kelimeler duyuluyor. Hâlbuki onlar düşünse de düşünmese de veren de vermeyen de ALLAH’tır.
Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz, Her an peşimizden koşan gölgemiz, Özlenen limanlar, yanan yıldızlar. Uzaktadır her şey; anneler, kızlar... Uzaktadır her şey, hep... yalnız ölüm, Her yerde, her an yakınımız, ölüm. 📜 Ahmet Muhip Dranas
Erkekler kadınlarının sünnet edilmesini istemekte, anneler kızlarının kocasız kalması korkusuyla buna göz yummaktalar. Sünnet olmamış bir kadın; kirli, tecavüze uğramış ve evlenilmez kabul edilmekte. Benim içinde büyüdüğüm gibi göçer bir kültürde evlenmeyen kadınlara yer yoktur, dolayısıyla anneler kızlarının en iyi fırsata sahip olacağından emin olmanın en büyük görevleri olduğunu düşünürler, tıpkı batılı bir ailenin kızını en iyi okula göndermeyi bir görev kabul etmesi gibi. Her yıl milyonlarca kızın sakat bırakılmasında cehalet ve hurafelerden başkaca bir sebep yoktur. Dahası sonrasında nesilden nesile artarak yaşanan acı, ızdırap ve ölüm bunu durdurmak için yeterli bir nedendir.
Sayfa 235Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.