Hegel’in sistemi mutlak olan her şeyi içerir bu yüzden de her noktada bir hata olasılığı vardır. Bütün sistem, Hegel’in özgün yöntemi üstüne kurulu -meşhur diyalektik yöntemidir bu. Burada öyle bir “tez”den yola çıkılır ki, bu kaçınılmaz biçimde yersiz ve kusurlu olarak kavranır. Böylece bu tez, kendi “anti- tez”lerini ortaya koyar. Bunlar da eksik olarak değerlendirilir ve bu iki aykırılık da “sentez” olarak birbirine kaynar. Sentez ise tez ve antitezde, mantıklı olan her şeyi içerir ve bunlar böylece başka bir tez oluşturur. Süreç bir dizi üçlü takım ile tekrarlanır, yükselir, yükselir, bununla daha çok anlaksal bir hal alır ve tinsel bölgelerde yükselmeye devam eder. Bu sistem, doruk noktası fikir (mutlak olan, her şeyi içeren) olan bir piramidi andırır.
Aynadaki Yalan romanı Naci karakterinin mürşidini bulma serüvenini onun aşklarını ve acılarını anlatarak aktarıyor. Necip Fazıl, İslam'ın bir cok doktrinini savunup tez anti tez olarak açıklığa kavuşturmuştur. Öte yandan mürşidin olmazsa olmaz olduğuna da yer vermiştir. Tasavvufi öğeler ve örnekler barındıran aynı zamanda mürşidin önemli bir unsur olduğunu anlatan bu kitap; en güzel mürşit, Kurân-ı Kerim ve Allah'ın resulu iken neden başka birine ihtiyaç duyuyoruz sorusuyla eleştirilebilir. Tasavvufi tarzda kitap okumayı sevenlere tavsiye ederim.
Aynadaki YalanNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20175.1k okunma
Güzel bir teorileri var, kıtlık az zamanda çok iş başarma içgüdüsü yükler. Bizim devlet dairelerindeki son gün yığılmasını görselerdi bu tezlerinde ısrarcı olurlarmıydı bilmiyorum. Onlara karşı bir anti tez oluşturmak isterdim ama daha son güne gelmediğim için oluşturamıyorum, ve tabii ki de harvard ödüllü yazar haklıdır
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
"Sineklerin Tanrısı" 1911 doğumlu ve iki dünya savaşını görmüş, birinde savaşmış bir yazarın:
William Golding 'in eseri. Yaşları 6 ila 12 arasında ÇOCUK denilen bir 14-15 kişilik grubun, ıssız bir adada yaşamlarına dair bir kitap. Çoğumuzun hem fikir olduğu; çocukların saf, iyi ve temiz olduğuna dair "Meran Adası" kitabına (1857'de yazılmış) bir anti tez. VE çok daha gerçekçi. Okumaya üşenecekler olduğu için, 1963 ve 1990 yıllarında çekilmiş iki filmi de var. O kadar da günahsız olmadığımızı bir kez daha anlamak isterseniz... :-)
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080.5k okunma
Varlık tektir. Dünya ise çokludur. Bu ikisinin arasında ise, bölünmüş zihin bulunur. İkilemde kalmış bir zihin. Tıpkı büyük bir meşe ağacı gibi; gövdesi tektir, ama sonra iki ana dala ayrılır. İlk çatallanma. Buradan binlerce farklı çatallanmalara gider ve dallar ortaya çıkar. Varlık, tıpkı ağacın gövdesi gibidir. Tektir, bütündür. Zihin ise, ağacın ikiye ayrıldığı ilk çatallanmadır, orada ikileşir, diyalektik ortaya çıkar. Tez ve anti-tez. Kadın ve erkek. Yin ve Yang. Gündüz ve gece. Tanrı ve şeytan. Yoga ve Zen. Bütün bu dünyevi ikilikler aslında zihinde oluşmuş ikiliklerdir.
Zenci deyince pardon siyahi(!) deyince aklınızda oluşan imge nedir? Yanlarına otururken tiksiniyor musunuz? Kokuları üzerinden atılan sözlük başlıklarını gördünüz mü, ya da aklınıza siyahi-cinsel tanımlamalar geliyor mu? Kaç kişi şeytanı siyah olarak düşünmedi? Hadi gelin açık olalım. Ötekini anlamak için, ötekinin safına geçip anlamaya çaba