Biri kendini diğerlerinin efendisi zannettiğinde diğerlerinden daha da çok köledir.
Sayfa 1114 - Aydınlanma. Toplum: Toplum Sözleşmesi, Jean-Jacques Rousseau. Alfa Basım Yayın, 2014: İstanbulKitabı okudu
Ben bu yapıtta, kapitalist üretim tarzını ve bu tarza tekabül eden üretim ve değişim koşullarını inceleyeceğim. Eğer Alman okur, İngiliz sanayi ve tarım işçilerinin durumlarına omuz silker ya da iyimser biçimde Almanya'daki durumun o kadar da kötü olmadığı düşüncesiyle kendini avutursa, ona söyleyeceğim tek söz şudur: "De te fabula narratur!" (Anlatılan senin hikâyendir!)
Sayfa 1303 - Toplumsal Eleştiri. Das Kapital, Karl Marx. Alfa Başvuru, 2. Basım, Şubat 2016, İstanbulKitabı okudu
Reklam
"Dinin başı, ortası ve sonu İNSANDIR."
Herhangi bir öznenin nesnesi, öznenin doğasının nesnel biçimde ele alınmasından başka bir şey değildir. Bir insanın düşünceleri ve mizacı nasılsa Tanrısı da öyledir; insanın ne kadar değeri varsa Tanrısının değeri de o kadardır. Tanrı bilinci aslında kendilik bilincidir, Tanrı bilgisi kendilik bilgisidir. Tanrısına göre insanı bilirsin ve insana göre Tanrısını; bu ikisi özdeştir. Tanrı insan için neyse, kalbi ve ruhu da odur; tam tersinden düşünürsek Tanrı içsel doğanın kendini gösteriş biçimidir, insanın kendini ifade etmesidir din, insanın gizli hazinesinin heybetli biçimde açılmasıdır, gizli düşüncelerinin ortaya serilmesidir, aşk sırlarının açıkça itiraf edilmesidir. Ludwig Feuerbach
John Stuart Mill/Hürriyet Üzerine
İktidarı elinde bulunduranlarla onlar tarafından yönetilenler daima aynı insanlar değildirler. Başka bir deyişle, sözü edilen “kendi kendini yönetme”, her bireyin kendisi tarafından yönetilmesini değil, aksine, diğer kimseler tarafından yönetilmesini ifade etmektedir.
Karl Marx Friedrich Engels /Komünist Manifesto, Önsöz
Bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelelerinin, sömüren ile sömürülenin, yöneten ve ezilen sınıflar arasındaki karşıtlığın tarihidir. Bu önerme, Darwin’in teorisinin biyolojide yarattığı ilerlemelerin aynısını tarihte de yaratacaktır.
John Stuart Mill/ Hürriyet Üzerine
İnsanlar zamanla yöneticilerin kendilerinden ayrı ve çıkarlarının kendi çıkarlarına zıt bir güç olmasını tabiatın zorunlu bir gereği olarak kabul etmez oldular. Böylece, devlet idaresini elinde bulunduranları, diledikleri zaman görevden alabilecekleri birer ücretli memur veya vekil haline getirmek onlara çok daha makul göründü. İnsanların, hükümet yetkililerinin kendilerinin aleyhlerine istismar edilemeyeceğinden ancak bu yolla emin olacakları sanıldı.
Reklam
Friedrich Schleiermacher (Alman Romantizminin öncülerinden)
Sosyallik ve tatlı dil, sanat ve bilim aklınızı öylesine işgal etmiş ki, bu dünyanın ötesinde yatan ebedi ve kutsal Varlık için hiç yer kalmamış. Dünyevi yaşama böylesine zenginlik katmada o kadar başarılısınız ki, bir sonsuzluk ihtiyacı içinde olmadığınızın farkındayım. Kendiniz için yarattığınız evrende, sizi siz yapan evren hakkında düşünmeye ihtiyacınız kalmamış...
On Dokuzuncu yüzyıl sonlarındaki kelime dağarcığı, daha mücadeleci bir hayat görüşünü aşılıyordu. Herkesin dilinde “var olma mücadelesi”, “en güçlünün hayatta kalması”, “sınıf mücadelesi”, “bilim ve din arasındaki savaş”, “ırklar arasındaki eşitsizlik”, “güçlü olma arzusu”, “kuvvet” ve “şiddet” gibi kelime ve ifadeler vardı. Bilimin zaferi, çoğunluğun iyimser olmasını sağladı ama sayısı küçümsenemeyecek bir azınlık da dönemi endişe verici buluyordu.
Bu “inançsız yarı yüzyılda” büyüyen George Bernard Shaw, materyalist dünya görüşünün, çoğunluk üzerinde doğrudan doğruya kasvetli bir etki yaratmadığına işaret etmektedir. Shaw, “Darwin’in, menfaati olan herkesi memnun edecek bir şans elde ettiğini” söylemektedir. İnsancılara göre doğal seleksiyon kötülüğün, kapitalistlerin, sosyalistlerin ve militaristlerin çözümü olmuştur. Aynı zamanda On Dokuzuncu yüzyıl, şaşkın ve ümitsiz bir insan kalabalığının oluşmasına sebep olmuştur. Zola ve Goncourt kardeşler gibi neo-realistler, sadece “sefaleti”, hararet ve böceklerle dolu tropikal bölgeleri, yoksulluk ve suçla kirlenmiş şehirleri görebilmişlerdi. Zola ve Hardy, kalıtım ve çevrenin insan hayatındaki belirleyici etkisinden dolayı karamsarlık duyuyordu. Mallarme, Rimbaud, Valery gibi erken dönem sembolistler, bilim ve materyalizm tarafından yönetilen karanlık dünyadan, kendi güzelliklerini yaratabilecekleri mavi bir dünyaya kaçmıştı...
Ralph Waldo Emerson/ Evrensel Ruh
o ruhtur ki, aklıyla soluduğunda bir deha, iradesiyle soluduğunda erdem, sevgisiyle soluduğunda aşktır...
510 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.