“Zeki olmak, sivil kıyafetler giymek, boynunuzda devasa bir yaka ya da kafanızda modern bir şapka takmak demek değildir. Aydınlar halkın beynidir. Halkınız sizi iyi bir eğitimden sonra iyi bir maaş alın, akşamları kafelerde iskambil kağıtları ve domino taşlarının başına oturun diye yetiştirmedi. Bu durumda aydın değil, aydın çamurusunuz.
Devletlerin güç ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşması yalnızca devlet adamların ehil oluşlarından ve yönetim kabiliyetlerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz.
Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar milli ruhun birer kopyasıdır.
Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur.
Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir.
İşte bu nedenledir ki, eskiden beri “ HER MİLLET, LAYIK OLDUĞU İDAREYE VE DEVLET ADAMLARINA SAHİP OLUR”
" İnsan yığınlarından canlı kaleler oluşturur gibi ordularını güçlendiren insanlar kendilerini savunurlarken, dünyamız kaçınılmaz bir şekilde kanlı taşkınlıklara, çılgınlıklara sahne oluyor. "
Halkın yiğitliği, devletin gücü ve ülkenin refahının münferit insanların ve yöneticilerin iradesine değil de halkın iradesine bağlı olduğunun en iyi ve en açık örneği, iki milyonluk nüfusuyla fakir ve küçük bir ülke olabilir.
Bu ülke Avrupa'nın en kuzeyinde bulunur. Sert bir iklime sahip bu ülkede sık sık yağmur yağar, devamlı bir sis vardır. Baharda buzlar bir türlü erimez. Ağustosta ise erkenden kış gelir. Toprak verimsizdir. Ya sarp kaya ve granitler vardır, ya da bataklık vadileriyle doludur. Tarımla uğraşmak oldukça zorludur. Vatandaşları hiçbir zaman kendi devletlerinde bağımsız olarak yaşamamıştır. Her zaman başka komşu devletlerin egemenliği altında olmuşlardır.
Bu ülkeye Finlandiya denir. Finler bu soğuk fakat çok sevdikleri memleketlerine Suomi derler. Bu kelime ise Fince "Bataklıklar Ülkesi" anlamına gelir.
" Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden birisi şudur ki; herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder fakat hayatını çalışarak iyileştirme,daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez. "
Tolstiy
Genç nesli değil, kendinizi suçlayın. Siz nasıl yetiştirdiyseniz, gençler de öyle olacaklar. Gençlere terbiye verdiğinizi söyleyebilir miyiz? Hayır! İşe önce kendinizden başlayın, binayı sonra inşa edersiniz.