Ey vatan, her tarafında yangınlar yanan vatan! Bu yangınlara koşan evlatlarını, bizleri hatırlayacak mısın? Gökteki hilale dönen ay, binlerce yıldız, bayrağın gölgesinde her derdini unutan bizleri hatırlayacak mı? Hatırlamasada ne gam. Bizler, yani senin evlatların, görevimizi yaptık, deriz. Üstümüze düşeni, vuslat anını bekleyen bülbüller gibi üzerimize düşeni yaptık deriz. Vuslata kavuşamasak da... Ama isteriz ki bu vatan, bu devletler vuslatına kavuşsun . Dirlik ve düzen olsun. Güzellik ve bolluk olsun. Topraklarına, eski topraklarına kavuşsun... Üzerine leş kargası çökmek isteyen, ölmesini bekleyenler hüsrana uğrasın. Yıkılan kalelerimiz onarılsın. Burçlarına bayrağımız dikilsin. Ey vatan, koca vatan! Biz bunları senin adına isteriz.!
Sözümü kesmeyin yüzbaşı! Bizler yenilebiliriz. Ki öyle bir şey yok! Biz Medine de mağlup olmadık. Aslında her Türk esaret altında olmaktansa, böylesine emir ve buyruk altında yaşamaktansa, kanının son damlasına dek çarpışmayı göze alır. Zaten biz de askerlerimle bu konuda kendimize, en önemlisi peygamber efendimiz'in huzurunda söz vermiştik. Bu sözümüzü tutmak için her şeyi yaptık. Kuru otlar yedik. Hurma çekirdeklerini yedik. Susuz kaldık. Çamurlu sular içtik. Hastalandık. Uykusuz ve ilaçsız kaldık! Ama burada esir olmaktansa, bizler yine kuru ot, hatta diken yemeye, çamurlu su içmeye ve yine hastalanmaya razıyız. Bunu bilin ve bize böyle davranın! Bizi diğer esir milletlerin askerleriyle kıyaslamayın. Onlara davrandığınız gibi bize davranmayın. Size söyleyeceklerim bunlardır. BİZ TÜRKLER ANCAK BİZE BENZERİZ!!! Başkalarına değil!!
Türk'ün başı eğilmeyecek! Eğdirilmeyecek! Eğdirmek isteyen olursa işte o başa acırım! Azim, sebat metanet ve güç ... İlla ki güç ... Her işin başı da inanmak.
Başka bir sokakta devriye gezen İsrail askerlerine küçük bir kız "Zalimler!" diye çıkıştı.Askerler bunun üzerine onu korkutmak için üzerine yürüyünce Filistinli kız bir adım dahi geri atmayarak yumruğunu sıkıp askerlere doğru salladı:
"Zalimler sizi! İşgalcisiniz."