bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemen kokusu
bu mehtaplı gece
parıldamakta devam edecek ben basıp gidince de
çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da
bana bağlı olmadan vardı
ve bende bu aslın sureti çıktı sadece....
ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha
güzelim dünya elveda,
ve merhaba
kâinat.
Nâzım Hikmet
İnsanın aşağılanmasına karşı tavır almak gerekir. Gösterilmek istendiği gibi insan doğuştan suçlu doğmaz. Her şey yaşanan toplum içinde sonradan şekillenir. İnsan, kimsenin lütfuyla insan olmamıştır.
Canlıların kullanabileceği sesli işaret repertuarı fakirleştikçe de diğer bedensel hareketlerin oranı artar... Yabancı bir dili iyi bilmeyenlerin konuşurken bir şeyler anlatabilmek için normaldeki ne oranla çok daha fazla el kol hareketinde bulunmaları, bedensel konuşmayı da devreye sokmaları gibi...
Ön Asya'da gelişen Homo sapienslerin, taş, balta, ok-yay gibi üstün bir geliştirdikleri, kıta Avrupa'sına geçip ve Buzul Çağı'nın etkisi ile de iyice zayıflamış olan Neandertal soyunu ortadan kaldırdıkları sanılmaktıdır.
Umberte Eco'nun dev yapıtı Gülün Adı romanda anlatılmak istenen temel sav tam da budur: "İnsanlar gülmeyi, mutlu olmayı bir kez olsun öğrenmemelidirler. Bir kez gülen, mutlu olan insanı artık denetlemek ve yönetmek çok zorlaşır. Hatta olanaksızlaşır..."
Bilimsel yöntem olmadıkça insan beyni bilgilerle donatılsa da ayaklı kitaplıktan öte bir şey olamaz. Salt depolar. Üretemez… Bugüne değin çevremizde gördüğümüz pek çokları gibi…
Cinsellik ve saldırganlık dürtülerinin birbirine karışmış olarak görüldüğü diğer bir alan da küfürlerdir. Hep anımsayacağımız gibi kızılan, sevilmeyen kişilere edilen küfürlerin ya da bu sıralarda yapılan el kol hareketlerinin çoğu cinsel işlevle ilgili bölgeleri simgeler.