“Buyur Nuri Efendi." "Teşekkür ederim Gazi Paşam. Ben Uşak'ın Kalfa köyündenim. Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı. Askerliğimi İstanbul’da yaptım. Gözümü, kulağımı açtım, İstanbul'da çok şey öğrendim. Avrupa'dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim. Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim. Pancar elde ettim. Pancarları rendeleyip kaynattım.Pekmez yaptım. Şeker elde ettim. Onunla köpük helvası imal ettim. Pancardan şeker yapabileceğimize inandım. Mehmet Hacim Bey'in önderliğinde elli bir kişi birleştik, Terakki-yi Ziraat Türk Anonim Şirketi diye bir şirket kurduk. 600.000 lira sermayemiz var. Paşam! Bize el ver. Şeker fabrikamızı kuralım. Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır. Karnı doyar, yüzü güler. Biz de, belki biraz para ve de sevap kazanırız. Uşak şenlenir. El verir misin?" Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi'yi sevgiyle, saygıyla kucakladı: "Hepiniz var olun! Türkiye'yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak. Ben seni şimdi bir yaverle Başbakana yollayacağım. O da seni belki bir-iki Bakanla konuşturur. Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat. Bir sorun olursa aldırma, bana gel. Kapım her zaman sana açık olacak." Nuri Efendiyi yanaklarından öptü. Heybeli köylü Türkiye'nin ilk şeker fabrikası kurucularından ünlü Nuri Şeker olacaktı.” Alıntı Şuradan Turgut Özakman - Cumhuriyet Türk Mucizesi 2.Kitap
Geri183
837 öğeden 831 ile 837 arasındakiler gösteriliyor.