Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalbinin en ince yerinden ve derinden yaralanmıştı. Üzgündü, kırgındı, aşağılanmıştı. Aynı zamanda zapt edilmesi güç bir öfke kabarıyordu içinde.
Sayfa 386 - ÖtükenKitabı okudu
Yedigey çok sonra anlayacaktı ki, ruhunu ancak bu bozkır kadar enginleştirmesini bilenler düzeye çıkabilirler, Sarı-Özek'in sessizliğiyle başbaşa kalabilirlerdi.
Reklam
Onu en çok üzen, umutsuzluğa düşüren, karısının acıklı hâliydi. Kendi yapması gereken işi, toza toprağa bulanarak, kan-ter içinde kalarak onun yapmasıydı. Yüzü gözü kapkaraydı kadıncağızın. Yalnız dişleri ve gözünün akı görünüyor ve ter içinde yüzüyordu. Ter, ensesinden sırtına, boynundan göğsüne akıyor, kömür tozu ile karışıp çamura dönüşüyordu. Onu böyle görmek yüreğini paramparça ediyordu Yedigey'in.
O olay yüreğimde dinmeyen bir sızı idi, kapanmayan bir yara.
Sayfa 375 - ÖtükenKitabı okudu
Bir dal kırılmış ne çıkar, yeter ki çınarın gövdesi sağlam kalsın.
Birden nefesi kesildi: Aral'ın ötelerinden esen rüzgâr, uyanmakta olan baharın, pelinlerin, belli-belirsiz kekremsi kokularını getiriyordu. Oh, yurdundaydı çok şükür.
Reklam
Bazı duyarlı, anlayışlı insanlar vardır ki, insanın mutsuzluğunu, derdini yüzüne bakar bakmaz anlarlar.
Sayfa 252Kitabı okudu
Size veda ediyoruz, istasyonun penceresinden bakıyor, uzayın karanlık denizinde pırlanta gibi parlayan dünyayı görüyoruz. Dünya güzel, masmavi, ışıl ışıl, harikulāde. Yeni doğmuş bir bebeğin başı gibi de nazik görünüyor.
Gezegenimizin gerçeklerini maalesef çok iyi biliyoruz. Dünya dışı bir uygarlıkla ilişki kurulduğu zaman, bunun, yeryüzünde yaşayan insanlar arasında yeni bir iç savaş, yeni bir geçimsizlik sebebi olmayacağını kim iddia edebilir?
Demek ki biz, uzayın akla sığmaz sonsuz boşluklarında yalnız değildik! Evrende, dünyadaki insanlardan başka akıl ve ruh taşıyan yaratıklar da vardı!
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.