Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeytanla yemek yemeyi kabul eden yanına uzun bir kaşık alır.
Kendimi kaybetmiş bir halde, yabancı gibi bakıyorum, insanın, falan yaşta, bu yaşta ya da anımsanan olay sırasında sahip oldukları yaşta ölenlere baktığı aynı merakla inceliyorum daha doğrusu. Bu, yaşımın bir ayrıcalığı mı, yoksa tüm bir ömür boyunca, ben her an, sırtımı duvara dayadığım halde, kendimi arkadan görmek mutsuzluğu mu?
Reklam
Hâlâ düzen diye adlandırılan şey, fiziksel ve tinsel tükenme, etimolojik anlamda yetersizlik diye adlandırılması gereken şey hüküm sürüyorsa, kendiliğinden kurulur. İhanet aynı zamanda meraka ve baş dönmesine bağlıdır.
"Bizler canlıyız, ölülerimiz bize vız gelir, bundan rahatsızlık duyamazlar, onlar bir çukurun dibinde iskelet olarak kalacaklar"; ve çocukların, bu törenlerle alay edenlerin, mezardan çıkarıp evlerine yerleştirecekleri tek şey yalnızca ölülerin yokluğu olacak. "Bizler mezarda kalacağız, hiç kimseyi rahatsız etmeyeceğiz. Bizim varlığımızı sizin beceriksizlikleriniz görünür kılacak."
"Büyük derinlikler", denizcilikle ilgili eski ama hiçbir zaman unutulmamış terimlerin çoğu kadar tumturaklı bir deyim. Yalnızlık, sis, su, sürekli sallanmalar içinde yaşayan gemiciler yollarını şaşırdıklarında, belki bunların içinde kaybolmak umuduyla, sözle ilgili keşiflerinde de yanılgıya düşüyorlardı
Bunca fanteziyle bizi mutluluğun burada olduğuna inandırabilecek bu inceliğe karşı kendimizi savunmalıydık, yine de lüks dergilerin parlak kâğıdı üstünde görülen güneşin alnındaki kampların fotoğraflarına kuşkuyla bakmak gerekir. Şiddetli bir rüzgâr örtüleri, bezleri, çinkoyu, sacı, her şeyi havaya uçurdu ve ben açıkça mutsuzluğu gördüm.
Reklam
bir sürü halk göçebelik yapıyor, ama bunu kendi seçimleri olduğu için, ayakları karıncalandığı için yapmıyor; durumu uçakta pencerelerden bakarken ya da lüks dergileri karıştırırken görüyoruz, bu dergilerin parlak kâğıdı konaklama yerlerine son derece huzurlu bir yer görünümü veriyor, bu da uçağa yansıyor, oysa bu yerler "yerleşik" ulusların döküntüleridir. Bu uluslar "pis sularını" nasıl boşaltacaklarını bilmedikleri için, bunları bir vadide, bir tepenin yamacında ve daha çok, dönenceler arası bölgelerle ekvator arasında bırakıp gittiler.
1970'te küçüp düşürülüp, 1971 Haziran'ında Filistinlileri neşe içinde öldürdüler. Katliamın nedeni yoktu, ama katliamda neşe vardı.
Eğer tüm dünya terör ülkesi ise bu ülkeyi kime borçlu olduğumuzu biliyoruz, siz gizlenerek terörü yayıyorsunuz. Size sözünü ettiğim bugünün teröristleri kendilerini seve seve tehlikeye atıyorlar, fark burada.
Bacaklar, oyluklar, gövde, boyun, her şey çekiciydi... niyetimiz özellikle birini baştan çıkarmak değildi, ama bakışlarınız bizi buna teşvik ediyordu, beklentinize uygun şekilde yanıt veriyorduk, çünkü bizi star yapmıştınız. Aynı zamanda da canavar. Bize 'terörist' diyordunuz.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.