Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hakkında gerekli inceleme yapılmadan, kötü niyetli insanların ona ilişkin uydurduğu yüzkarası efsaneler uzun zaman tekrarlanmıştı. Thüringen’in çamurlu bir köşesinde, parçalanmış kafası bir mızrağın ucunda da olsa bu insanları rahatsız etmeye yetiyordu.
Sayfa 11
Cahillerle güreş olmaz arkadaş!Onlara: 'He!' 'Hı!' deyip geçeceksin.Bir gün gelecek anlayacaklar ! Cahiller dediği köylüler filan değil tabii. Köylünün İlyas'a bir şey dediği yok. Kasabada, kentte oturup köydeki köylüyü sömüren haramzadeler ya da onların köydeki adamlarıydı İlyasların tekerine taş koyanlar...
Reklam
Birinci Dünya Savaşı dünyayı allak bullak ededursun, İsviçre taraf­sız. İsviçreliler yurtsever, iri köylüler dağ yamaçlarında, kentlerde saatçi ya da bankacı. Adım başında bir banka, bir saatçi. Üçgen Toblerone çikola­tası. Kartpostallarda gölde kuğu kuşları, kırmızı zemin üstünde beyaz haç, göle dökülen minare boyu fıskıye.
Sayfa 17 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İktisadî Bağımsızlık İlan Ediliyor
Fakat, zamanla önemli gelişmeler oldu. Bunlardan biri, Parvus takma adını kullanan ve bir Rus yahudisi olan Aleksander Helphand'ın 1910 1915 yıllarında Türkiye'de İttihat ve Terakki'nin bir müşaviri olarak bulunmasıdır. Bu zat, uzun yıllar Almanya'da kalmış ve bir ara 1905 Rus ihtilaline katılmış bir Marksçıydı. Parvus, Türk yurdu ve daha başka süreli yayınlarda yazılar yazmış, ayrıca bir kitap ve risaleler çıkartmıştır. Bunlarda sosyalizmi savunmuyor, fakat Düyun-u Umumiye ve Reji gibi kurumların Osmanlı Devleti'ni nasıl feci bir biçimde sömürdüklerini soyut sayısal tahlillerle dayanarak açıklıyordu. Bir de Türk kalkınmasının geniş ölçüde köylünün kalkınmasında geçtiğini ve aydınlarla ya da yönetenlerle köylüler arasındaki uçurumu vurguluyordu. Parvus ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken diğer bir noktada, onun Almanya'nın Cihan Savaşı'nı kazanmasının Türkiye için çok yararlı olacağının propagandasını yapmış olmasıdır.
Sayfa 427 - İmgeKitabı okudu
Köylüler için Devlet Tanrıdan daha uzaklardadır, çünkü Devlet hiçbir zaman onlardan yana olmamıştır. Devletin po­litika yolu, kuruluşu, programı ne olursa olsun. Köylüler an­lamıyor bütün bunları; bir başka dil bu onlar için; anlamak is­temeleri için bir sebep lazım, o da yok. Devlete karşı, propagandaya karşı bir tek korunma çareleri var, o da sabretmek: tabiatın belaları karşısında nasıl cennet umudu olmadan boyun eğip sabrediyorlarsa öylesine sabretmek. İşte bunun için politika savaşlarından hiç bir şey anlamamalarına şaşmamak Iazım. Politika savaşı onlar için Romadakilerin birbirleriyle geçinememesinden doğar. Sürgünler ne düşünüyormuş, onları buraya ne diye yollamışlar, nelerine gerek onların? Ama yine de sürgünlere iyi gözle bakar, onları kardeş sayarlar, çünkü bir takım esrarlı sebepler onları da kendileri gibi mazlum du­rumuna sokmuştur.
Luther vs Münzer ya da Münzer vs Luther
Ulusun bölünmüş bulunduğu üç büyük kamptan birincisi, tutucu-katolik kamp, kurulu düzenin sürdürülmesinde çıkarı bulunan tüm öğeleri: İmparatorluk iktidarı, papaz sınıfı ve laik prenslerin bir bölümünü, zengin soyluluğu, büyük din görevlileri ve kentler ayrıcalıklılarını biraraya getirirken, luterci-ılıman burjuva reform partisi, varlıklı muhalefet öğelerini, küçük soyluluk yığınını, burjuvaziyi ve hatta laik prenslerin, kilise mallarının zoralımı ile zenginleşmeyi uman ve imparatorluk karşısında daha büyük bir bağımsızlık kazanmak için fırsattan yararlanmak isteyen bir bölümünü biraraya getiriyordu. Son olarak, köylüler ve halktan kimseler de, istemleri ve öğretileri en açık bir biçimde Thomas Münzer tarafından dile getirilen devrimci bir parti oluşturuyorlardı. Luther ve Münzer, öğretileri ile olduğu kadar karakter ve eylemleri ile de yönettikleri partileri hayranlık uyandıracak bir biçimde temsil ederler.
undefinedKitabı okudu
Reklam
-prusya/almanya için-
...1840'tan sonra yavaş yavaş dağılan krallığın temel varlık koşulu, soyluluk ile burjuvazi arasındaki savaşımdı, krallık bu savaşım içinde dengeyi sağlıyordu; artık soyluluğu burjuvazinin baskısına değil, ama tüm varlıklı sınıfları işçi sınıfının baskısına karşı korumanın önem kazandığı andan başlayarak, eski salt krallık, özel olarak bu erekle hazırlanmış devlet biçimi olan bonapartçı krallığa dönüşmek zorunda kaldı.
undefinedKitabı okudu
Burjuvaziyi daha önce egemen olmuş tüm sınıflardan ayırdeden özellik şudur ki bu sınıfın gelişmesinde, tüm egemenlik araçlarının, öyleyse en başta sermayelerinin tüm artışının, onu siyasal egemenliğe gitgide daha elverişsiz bir duruma getirmekten başka bir sonuç vermeyen bir dönüm noktası vardır. "Büyük burjuvaların arkasında da proleter var." Burjuvazi sanayisini, ticaretini ve ulaştırma araçlarını geliştirdiği ölçüde, proleteryayı doğurur. Ve -her yerde mutlaka aynı olamayan ve mutlaka aynı gelişme derecesine erişmesi gerekmeyen- belli bir anda astarının, proleteryanın kendisini hızla aştığını fark etmeye başlar. Bu andan başlayarak siyasal egemenliğini tek başına sürdürme gücünü yitirir; koşullara göre iktidarını paylaştığı ya da tamamen kendilerine bıraktığı bağlaşıklar arar.
353 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.