Hak, sultâna karşı da, halka karşı da çekinilmeden söylenmelidir: "Cihâdların en efdali, değerce en kıymetlisi, zâlim sultana karşı hakkı söylemektir." "Aman dikkat edin, halk korkusu, hakkı söylemekten alıkoymasın."
Bir hadis şöyle: "İçerisinde iyilerin daha mümtaz, daha güçlü bulunduğu bir kavimde kötülükler işlendiği halde, iyiler müdahale edip ıslahda bulunmazlarsa -bir başka rivayette: Müdâhale edecek güçte bir kimsenin bulunduğu bir kavimde kötülükler işlenir ve fakat o kimse müdâhalede bulunmazsa- Allah (celle şânuhu), herkese ulaşacak umumî bir ceza gönderir."
Kur'an'da Hadisler çoğu kere, "bu, Kütüb-i Sitte'de var mı?" veya "Buhâri bunu nakletmiş mi? yahut da “Müslim'in kitabında geçiyor mu?" cümleleriyle araştırılmaktadır.
Bu tür sorular, aslında, sahih hadislerin sadece Kütüb-i Sitte de veya Buhârî ve Müslim'in el-Câmi'u'ssahih'lerinde bulunduğu, bunların dışındaki hadis kitaplarına güvenilemeyeceği kanaatindan kaynaklanmaktadır.
Bu çoğu kişinin her şeyi Kur'an'da aramasına benzemektedir.
Yeterli din kültürü almamış kimseler, dinî bir esas kendilerine hatırlatılınca hemen "bu
Kur'an'da aramak nasıl hatalı bir tutum ise, hadis diye duyulan her sözü de mutlaka Buhârî ve Müslim' de bulmaya çalışmak, yahut
Kütüb-i Sitte'de görmek istemek de en azından o kadar hatalıdır..
Güvenilir her hadisin mutlaka Buhârî ve Müslim'de olması lazım geldiği düşüncesinden vaz geçilmelidir. Zira Buhârî de Müslim de bütün sahih hadisleri toplamak amacıyla kitaplarını tasnif etmiş değillerdir.
Kitaplarına aldıklarının kendilerine göre “sahih” olmasına dikkat etmişler, fakat bütün sahihleri toplamak gibi bir çalışma
içine girmemişlerdir.
Buhârî ve Müslim dışında hatta Kütüb-i Sitte dışında kalan diğer hadis kitaplarında da sahih hadisler bulunmaktadır. Şu kadar var ki alimler, Buhari ve Müslim'in her ikisinin birden kitabına aldığı (müttefakun aleyh) hadisleri, en güvenilir sahih hadisler olarak kabul etmişlerdir...
***
Ma'rûf, aklın ve şerîatın güzel gördüğü, münker de yine aklın ve şeriatın çirkinliğine hükmettiği fiil olunca, bu müessese iyi fiillerin duyurulması, yaygınlaştırılması, kötü olan fiillerin de yasaklanması, önlenmesi demektir.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ümmetim içinde beni en çok sevenlerden bir kısmı benden sonra gelenler arasından olacak: Mallarını ve ailelerini feda pahasına beni görmeyi arzu edecekler."
(Müslîm,Cennet)
"(Cuma günü) Onda bir saat vardır;Müslüman bir kul namaz kılar olduğu halde o saate erse, Allah'tan her ne istemişse, onu Allah kendisine mutlaka verir. "
*Buhari, Müslim, Nesai *