Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüketim olgusu, artık değer yaratan seri üretim ve montaja dayalı kitlesel üretim eyleminin ayinsel pratiği olarak, özünde 2. Dünya savaşından sonraki yıllarda yaygınlaşan kültürel ve simgesel metalar ekonomisinin paranteze aldığı bir kitlesel davranış biçimini simgeler.
Ozne, bir zamanlar kendi varolusunun agirligini ''calismada, yani cabada, calismanin verdigi zahmette bulurken, artik, varolmanin istirabi acisi, tatmin edici bicimde tuketememe yoksunlugundan karsiligini bulur.
Reklam
Galeano'nun da dedigi gibi, artik 'ask' sozcugu insanla otomobili arasindaki iliskiyi tanimlarken, 'devrim'den yeni bir deterjanin mutfaktaki faydalari anlasilmalta, 'mutluluk' ise sosis yemenin verdigi bir duyguyu ifade etmektedir.
Potlaç
Ilkel topluluklarda, maddi artigin biriktirilmeyip tabana yayilmasinin saglanmasi, toplumsal baris ve dayanisma acisindan onemli bir toplumsal erdem oldugu gibi, bu topluluklari gunumuz catismaci kapital toplumlardan ayiran en onemli ozelliktir. Potlaca dayali ilkel ekonomilerde, kabile sefi basta olmak uzere, tum kabile uyelerinin bireysel sayginlik ve itibari, armagan verebilme gucunde yatmaktadir. Nitekim sef hediye veremez duruma gelirse sefligini de kaybeder.
Reklamcilik, kitlelerin kendi yasamlarini yeterli bulmamalarini saglamaya calisma islevini yuklenmekle kalmayip acikca kendi yasamlarindan hosnut olanlarin hosnut olmayanlar kadar iyi tuketiciler olamayacaklarini vaaz etmektedir.
Okumak bir başka dünyada, başka bir yerde olmaktır; efendilerin haberi olmadan, onlardan kendini koruyarak, dayatılmış bir sistemden uzaklara doğru seyehat etmektir.
Reklam
...Devrim artık gündelik hale gelmiş, gündelik olarak tasarlanır ve yaşanır olmuştur. Lefebvre'nin gündelik yaşamdaki devrimden kastettiği şey, bireyin kendi yaşamını bir yapıt olarak kurgulayıp yaşaması, başka bir deyişle gündelik yaşamsal deneyimin sürekli eleştirel tutumla zenginleştirilmesi...
artık, 'aşk' sözcüğü insanla otomobili arasındaki ilişkiyi tanımlarken, 'devrim'den yeni bir deterjanın mutfaktaki faydaları anlaşılmakta, 'mutluluk' ise sosis yemenin verdiği bir duyguyu ifade etmektedir. Öte yandan bu kültür vaat ettiği bolluk ve zenginliğe karşın,sömürünün, açlık ve sefaletin, savaşın, küresel düzeyde yaygınlaşan eşitsizliğin vebalini de üstünde taşımaktadır.
tüketicinin amaçlanan statüsü, kendisine sunulanla asla yetinmeyen, yaşam standartlarını ve düzeyini yükseltmek ve etrafında belli bir saygınlık elde edebilmek için tüketimci pratiği araçsallaştırmasını vaaz eden bir statüdür. Dahası, pazarlamaya dönük endüstrinin bireye sunduğu yegâne meşru statü de budur.
Adorno'nun da deyimiyle, her fırsatta engellenmiş bir bilince, Aydınlanma karşıtlığına ve kollektif uyumluluğa işaret eden kültür endüstrisinde kitleler her zaman ikinci konumda olup sadece "makinenin bir eklentisidir. Tüketici de, kültür endüstrisinin bizi inandırmak istediğinin tersine kral değildir; kültür endüstrisinin öznesi değil, nesnesidir." Kültür endüstrisinin tipik ürünü olan nesneleşmiş birey, sürekli bir varolma yanılsaması içinde yaşamını sürdürürken, aynı zamanda yaşamı tarihsel niteliğiyle duyumsama yoksunu birisi olarak "bugüne hâkim olan ruhun bir ânı"na tanıklık eder.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.