On altıncı yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu bir yanda Hindistan, Endonezya ve İran, diğer yanda Avrupa olmak üzere dünya ticaretinde aracı rolünü korumak için mücadele ediyordu..
Sayfa 432 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
On altıncı yüzyıl boyunca baharat ticareti hâlâ uluslararası ticaretin en önemli dalıydı. Pahalı kumaşlar, ham ipek ve kıymetli taşlarla birlikte baharat da, hem gerektirdiği sermaye yatırımı, hem kâr marjları açısından "büyük işletmecilik" demekti. Hermnan Kellenbenz'in işaret ettiği gibi, "kapitalizm ruhu, karabiber ticaretinde en önemli faaliyet alanlarından birini bulmuştu.."
Sayfa 420 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Baharat yalnız yemeklerde kullanılmıyor; çok çeşitli ilaçların vazgeçilmez öğeleri arasında yer alıyordu. Baharcılar, çarşı esnafının en saygınlarındandı. Karabiberin yanı sıra Osmanlı arşiv belgelerinde en sık rastlanan baharat türleri zencefil, karanfil, tarçın, biberiye, hindistancevizi, aselbent sakızı ve günlüktü..
Sayfa 414 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
On altıncı yüzyıl boyunca Osmanlıların Hint Okyanus'nda atılgan bir politika izleyememelerinin başlıca nedenlerinden biri de, Yemen'de tekrar patlak veren isyanlar sonucu, yöredeki kontrolün ikide bir elden çıkmasıydı..
Sayfa 402 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ocak 1566 tarihli mektubunda Açi sultanı, Kanuni Süleyman'a, gerek kendisinin, gerekse Maldiv Adaları'nın Müslümanları ile Hindistan Müslüman hükümdarlarının, Osmanlı sultanını koruyucu ve üst hükümdar olarak tanıyıp adını Cuma hutbe'lerinde andıklarını bildiriyordu..
Sayfa 398 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı sultanı Süleyman, Hint Okyanus'ndaki Müslüman devletlere destek vermekle, yeryüzündeki bütün Müslümanların ve hac yollarının koruyucusu olduğunu da kanıtlamakta idi..
Sayfa 398 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anlaşıldığı kadarıyla, Müslüman Osmanlılar 16. yüzyıl boyunca Macaristan'da yalnızca küçük topluluklar oluşturmuşlar, bunlar da çoğunlukla kentlere yerleşmişlerdi. Macaristan'da Osmanlılaşma ve Müslümanlaşma süreci asla batı Anadolu'daki ya da doğu Balkanlar'daki kadar gelişip tamamlanmadı..
Sayfa 372 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı egemenliği Macar toplumunun gelişimini köklü bir kesintiye uğrattı. Bunun nedeni Osmanlıların Macar kraliyet yönetim ve hukuk sistemini feshedip Osmanlı kanunlarını yürürlüğe koymalarıydı. Dolayısıyla, Macarlar doğrudan doğruya dini hukuk alanına giren durumlar hariç, bütün hukuki sorunları için Osmanlı mahkemelerine başvurmak zorunda kaldılar..
Sayfa 372 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İlginç bir husus, Türk halıları ithalatının Başrov'da kazandığı değerdi: Anlaşılan bu tüccar kentinin zengin burjuvaları Doğu sanatının bu nadide ürünlerine büyük yatırım yapıyor, daha sonra da bunları kentin katedraline bağışlıyorlardı. Nitekim bugün, erken dönem Türk halılarının yeryüzünde en zengin koleksiyonlarından biri Başrov'da bulunmaktadır..
Sayfa 362 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1484 yılına gelindiğinde, Osmanlılar kuzey Karadeniz'in en önemli üç limanını: Kefe, Kili ve Akkerman'ı artık tamamen kendi denetimleri altına almış bulunuyorlardı. Bu limanlar, Boğaziçi'nde hızla büyüyen başkentleri ile doğu Avrupa arasındaki ticaretin antrepoları olarak gelişip büyüyecektir..
Sayfa 354 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
161 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.