Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
LAGARÎ HASAN ÇELEBİ
Murat han'ın Kaya Sultan adındaki kızı dünyaya geldiği gece eğlenceler tertip edildi. Bu Lagari, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişenk icat etti. Sarayburnu'nda Hünkar huzurunda fişenge bindi. Yardımcıları fişengi ateşlediler Lagari: "Padişahım seni Hüdaya ısmarladım, İsa peygamber ile konuşmaya gidiyorum" diyerek gökyüzüne doğru fırladı. Yanında olan fişenkleri ateşleyüp deniz üzerinde yön vererek uçup, büyük fişengin barutu kalmayınca yere doğru yöneldi. Bunun üzerine ellerinde olan kartal kanatlarını açıp, Sinanpaşa Kasrı önünde denize indi. Islanmış bir vaziyette padişahın huzuruna geldi. Yer öperek: "Padişahım İsa peygamber sana selam eyledi" diye şakaya başladı. Padişah bir kese altın ihsan eyledi ve yetmiş akçe ücret ile sipahi (asker) yazıldı.
Sayfa 147 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Medreseler...
16. yüzyıl sonlarına doğru müderrislik kanununa aykırı davranışlar yüzünden yavaş yavaş eski kalitesini kaybetmeye başlamıştır. Bu bozulma hem müderris hem de tedrisat ve talebe bakımından olmuştur.
Sayfa 148 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Medreselerin bozulması
Bazı şeyhülislamların telkinleri ile hikmet dersleri denilen matematik, kelam ve felsefe gibi akli ilimlerin terk edilmesi ve yerine zaten var olan nakli ilimlerin (hadis-din-iman-Kur'an) konması ile hızlanmıştır. Ayrıca bir kısım ilim adamlarının çocuklarına on beş yaşından önce müderrislik beratı verilmesi, talebelerin para ve rüşvet ile iyi bir eğitim görmeden müderris olmaları, iyi yetişmiş olanların iltimaslar sebebiyle herhangi bir vazifeye tayin edilmemeleri rol oynamıştır. Bu tür usulsüzlüklerin ilki II. Beyazıt tarafından başlatılmış ve daha sonra da bu çeşitli kişilerce devam ettirilmiştir.
Sayfa 148 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Hazerfan...
Hazerfan - Ahmet Çelebi IV. Murat devrinde (1623-1640) yaşamış olup fen alanındaki geniş bilgi ve tecrübesi dolayısıyla hazerfan (bin fenli) olarak meşhur olmuştur. Önce Okmeydanı'nda şiddetli rüzgarda Kartal kanatlarıyla sekiz-dokuz kere havada kalma denemeleri yaptı. Sonra Sultan Murat Han Sarayburnu'nda Sinanpaşa köşkünde yerini aldı. Ahmet Çelebi Galata Kulesi'nin zirvesinden Lodos rüzgarının desteğinde kendini boşluğa bırakıverdi. Halk dehşet içinde manzarayı seyrediyordu. kanatlarını açarak yavaş yavaş hareket ettiren Ahmet Çelebi Boğazı geçerek Üsküdar'da Doğancılar meydanına indi. Bu başarısından dolayı Murat Han kendisine bir kese altın ihsan etti.
Sayfa 147 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
İmaretler
İmaret, medrese talebelerine, fakir-fukaraya, cami ve hayrat hizmetlerine, kimsesiz ve garipler ile yolculara ücretsiz yemek dağıtan kurumlardı. Müslümanlıkta yoksullara yardım etmek büyük sevap sayıldığından zengin olanlar birçok hayır müessesesi yanı sıra imaret de yaptırırlar ve fukaranın karınlarını doyurmak suretiyle büyük sevap kazandıklarına inanırlardı. Bazı imaretlerde yemek dışında adam başına 3-5 akçe ve hatta bazen 10 akça harçlık verilirdi.
Sayfa 167 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Fatih Kanunnamesinden..
"Ve her kim kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katl etmek katletmek münasibdir. Ekser ulema dahi tecviz etmişdir. Anınla amil olalar."
Sayfa 206 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Derbent (Geçit/bent=tutmak)
Osmanlı Devleti'nde yolların ve seyahat emniyetinin sağlanması için bir nevi küçük kale şeklinde tesis edilmiş karakollara Derbent adı verilirdi.
Sayfa 176 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Fetva...
Fetva'nın şeyhülislam'dan çıkışını müteakip müvezzi, (dağıtıcı) fetvayı mahalline verirdi. Fetva isteyen kimseden bu hizmet karşılığı yedi akçe resim alınır, bunun iki akçası fetva eminine, kalan beş akçası da diğer memurlara pay edilirdi. Şeyhülislamlar verdikleri fetvalarla,, ilgili fetva mecmuaları kaleme almışlardır.
Sayfa 158 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Akşemseddin
Akşemseddin, bulaşıcı hastalıklar üzerinde de çalıştı. Araştırmalarının sonunda vardığı neticeyi "maddetül-hayat" adlı eserinde şöyle ifade etmiştir: "Hastalıklarının insanlarda teker teker peyda olduğunu sanmak hatadır. Hastalık insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma ise gözle görülmeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur". Böylece Türk hekimi Akşemseddim, bundan beş yüz yıl evvel mikrop teorisini ortaya koydu.
Sayfa 145 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Medreseler...
Tahsilin tamamen parasız olduğu ve ayrıca talebenin yiyecek ve giyeceğinin temin edildiği Osmanlı medreseleri 17. yüzyıldan itibaren bozulmaya başlamış müderrislikler ve kadılıklar ehil olmayan kimselere rüşvet ve hatırla verilmeye başlanmıştır Bu da ilmi seviyenin düşmesine ve Osmanlı Devleti'nin Avrupa'ya göre geri kalmasına yol açmıştır
Sayfa 143 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.