"Bir dakika. Ne konuda?" Diye sordum.
Camını indirdi. "Ne konuda derken?"
"Ne konuda bana yardım edebilirsin?"
"Kolay kısmında," dedi. "Bunu atlatman için."
"Zor kısmı ne?"
"Owen düşündüğün kişi değil," dedim
Owen kaybolduktan bir hafta sonra onu rüyamda o otoparkta gördün. Aynı takım elbiseyi giyiyordu. Evlilik yüzüğünü parmağından çıkarıyordu.
"Bak, Hannah," dedi. "Şimdi beni de kaybettin."
"Geçmişte kalmış adamlar seni hâlâ seviyor." dedi Owen. Bunu söylerken bana bakmıyordu, sesi kısıktı.
Bu onun merhaba deme şekliydi.
Ve de vedalaşma şekli.
"Bazen tutkuların için çalışman gerekir ve sırf kolay değil diye ondan vazgeçmemelisin." Owen'ın sesine bürünerek onu taklit etti. "Bazen evlat, daha iyi bir yere ulaşmak için daha çok çalışman gerekir."
"Bu o kadar basit değil. İnsanlar sana, senin tarafındaymış gibi görünmelerini sağlayacak bilgiler sunacaklardır. Ve Owen'ın tarafında. Ama değiller. Kendilerinden başka kimsenin tarafında değiller."
"Hayatımda tam olarak şimdiki gibi hissettiğim sadece iki zaman vardı: annemin geri gelmeyeceğini anladığım gün de büyük babamın öldüğü gün. Ana Owen'ın notu Feride bıraktığı muazzam miktardaki para arasında gidip gelirken, bunun tekrar gerçekleştiğini hissettim."
“Ama ben karnım bu kadar doluyken koşamam.Hatta yürümek bile..”
Cırrt!
Vini’nin eşofmanının altı tam arkasından patlamış, dantelli donu ortaya çıkmıştı.