Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekte bebek kendi bedeniyle, kendi hareketleriyle ve bu edimlerin sonuçlarıyla önemli ölçüde ilgilenmeye başlar. Psikanaliz bu duygusal yetinin birincil evresine "narsisizm" adını veriyor, ama bunun Narcisse'in kendisi olmadan, diğer bir deyişle kişinin kendi bilinci olmadan bir narsisizm olduğunu iyi anlamak gerekir.
Oysa tüm davranış, araçları ya da bir tekniği gerektirir: Bunlar hareketler ve zekadır. Ama tüm davranış amaca ilişkin değerleri ve devinimleri de içerir; bunlar duygulardır. Buna göre duygusal yeti ve zeka birbirinden ayrılmazlar ve tüm insan davranışının iki bütünleyici yanını oluştururlar.
Reklam
Unutmayalım ki, geçmişin değerleri genelde bir çocuk gibi, sezgi yoluyla elde edilmiş değerlerdir ve insanlığın olgunluk çağında -- eğer böyle bir çağa vardığımız söylenebilirse -- artık geçerli değildir. Kutsallık adı altında çocuklara gereksizce aşılanan bir sürü anlaşılmaz kavramlar, daha akılcı bir eğitim sistemiyle artık elenebilir.
İlginin ve sevginin az olduğu bir ortamda çocukların gelişimi ciddi bir şekilde gecikebilir.
Düşünmek unutulmuş bir sesi yeniden yaşatmaktır.
Reklam
Sözcükler nesnelerle bağlantılı olacaktır ve konuşmak da doğrudan doğruya cisimler üstünde etkili olmaktan ibaret olacaktır.
Bu eylemler konuşan çocuğa göre dış dünyaya yabancıdır sanki…
Referans aldığımız ilke, çocuğu sadece taklit eden bir varlık olarak değil, nesneleri kendisiyle özdeşleştiren, onları ayıklayan, kendi yapısına göre sindiren bir organizma olarak ele alır.
Gerçekten de, çocukta düşünce dilden daha özgündür.
485 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.