"Bana ne" demek gibi bir lüksümüz yok
Sünnete göre emr bi’l-ma’ruf ve nehy ‘ani’l-münkerin terki, duaların kabul edilmemesine sebep olur: "Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız veya Allah’ın taraf-ı ilâhîsinden size bir ceza göndermesi pek yakındır. Bu durumda O’na dua edersiniz de kabul etmez.”
Tirmizî, Fiten 9; İbn Mâce, Fiten 20
Sayfa 46 - Kitap Dünyası
İslâm toplumunda görülen bir hata, işlenilen bir suç, müslümanlar tarafından el ile, dil ile veya bunlara güç yetmiyorsa kalb ile tashih ve tamir edilecektir ki sadece kalben buğz, en aşağı derecedir ve artık bu üç şıkkın ötesinde hadiselere aldı rış etmeyen "bana ne”cilerde zerre miktarı iman yoktur.
-Müslim, Îmân 20; Tirmizî, Fiten 10.
-Müslim, Îmân 80; İbn Hanbel I, 458, 461.
Sayfa 44 - Kitap Dünyası
Ama (alanlar için) öğüt vermeye devam et, zira öğüt inananlara fayda verir. (Zâriyât Suresi: 55)
İnsanlar tabiatları icâbı her zaman irşâda, öğüt ve nasihata muhtaçtırlar. Dün nasıl insanlık, peygamberlere muhtaç idiyse bugün de son peygamberden sonra onların vârisleri alimler ve davetçilere muhtaçtır. Ferdin sadece kendisini ıslah etmesi ve nefsiyle meşgul olması, yeterli değildir. Kişi aynı zamanda cemiyetin ıslahı ile de mükelleftir. Zira fert, cemi yetin tesirindedir.
Sayfa 41 - Kitap Dünyası
İslâm davetinin muhatabı, her inanç ve akideden insandır; ister hak üzere olsun, ister batıl...
Sayfa 33 - Kitap Dünyası
İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü! (Mâide: 78-79)
Rasûlüllah (s.a.v) da bu âyetin tefsiri olarak: "Benû İsrâîl arasında zulüm yaygınlaştığı zaman onlardan biri diğerini günâh irtikâp ederken görür ve önce nehiyle bulunurdu. Fakat ertesi günü o adamla oturup-kalkabilmek, yiyip-içebilmek için gördüğü münkerden nehyetmezdi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, onları birbirine düşürdü ve haklarında 'لُعِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُو' ayetlerini inzâl buyurdu" der.
Tirmizî, Tefsîru Surâti Mâide 7
Sayfa 26 - Kitap Dünyası
İslâm'a girip bağlananıyla, müslüman gibi görünen münafıkıyla, İslâm'ı kabul etmeyen ehl-i kitap ve müştrikleriyle her sınıf insan davete muhataptır.
Sayfa 22 - Kitap Dünyası
"Ey Muhammed!" Sen öğüt ver! Esasen sen, sadece bir öğüt verensin. Sen onlara zor kullanacak değilsin." (Ğâşiye, 21-22)
"Ey Muhammed! Doğrusu seni şahid, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki, ey insanlar, siz de Allah'a, Peygamber'e inanasınız, O'na yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz." (Feth, 8-9)
"Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir."(Nahl, 125)
"...Şâyet, İslâm olurlarsa doğru yoa girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür." (Âl-u İmran, 20)
Sayfa 19 - Kitap Dünyası
Davet alanında yazılan en kaliteli kitaplardan Rasulullah’ın İslam’a Davet Metodu’nun yazarı Profesör Doktor Ahmet Önkal Hoca’nın vefat ettiğini duydum. Allah merhametiyle muamele etsin, hesabını kolaylaştırsın. Ayrıca bu kitabı da herkesin okumasını tavsiye ederim.
"Söz vardur kesdürür başı
Söz vardır keser savaşı
Söz vardır ağulu aşı
Bal ilen yağ eder bir söz."