Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkesin içinde iki güç arasında az çok bir kavga sürer gider: Kendi başına kalma özlemiyle bir yerlere gitme isteği: lçedönüklük, yani kendi içine, kendi içindeki güçlü düşünce ile düşlem yaşamına yönelmiş ilgi ve dışadönüklük, dışa, insanlarla elle tutulabilir değerlerin dış dünyasına yönelmiş ilgi.
Flaubert'in bölümden bölüme, bir karakterden diğerine mahirane geçişlerini, Anna Karenin'in sayfalarında boşuna ararız. Kitap, Flaubert'in Madame Bovary'sinden yirmi yıl sonra yazılmış olmasına karşın, daha geleneksel yapıdadır. Karakterlerin başka karakterlerden bahsedişleri, asıl tarafların bir araya gelmesini sağlayan ara karakterlerin manevraları - bunlar Tolstoy'un kullandığı basit ve bazen hayli inceliksiz yöntemlerdir. Sahne dekorunu değiştirirken bölümden bölüme yaptığı ani geçişler daha da basittir.
Reklam
Aşk yalnızca cinsel olamaz, çünkü o zaman bencilcedir ve bencilce olduğu için de yaratmaz, yıkar. Böylelikle de günahı içerir. (Tolstoy)
Tolstoy, düzyazıda Rusların en büyük yazarıdır. Öncülleri Puşkin ve Lermontov'u bir yana bırakırsak Rus düzyazısının en büyük sanatçılarını şöyle sıralayabiliriz: bir, Tolstoy; iki Gogol; üç, Çehov; dört, Turgenyev.. Bu biraz öğrencilere not vermek gibi bir şey; herhalde Dostoyevski ile Saltikov da, aldıkları kötü notları konuşmak için kapımda bekleşiyorlardır.
Dostoyevski, Rusya'da okul çağındaki kızlar ve erkekler tarafından hevesle okunurdu; tıpkı Fenimore Cooper, Victor Hugo ve Turgenyev gibi. Suç ve Ceza'yı ilk kez kırk beş yıl önce okumuş, güçlü ve heyecan verici bir kitap olduğunu düşünmüştüm; o sırada on iki yaşımda olmalıyım. On dokuz yaşımdayken, Rusya'nın korkunç iç savaş yıllarında kitabı tekrar okuduğumda ise, kabak tadı veren, berbat şekilde duygusal ve kötü yazılmış bir kitap olduğunu düşündüm. Yirmi sekiz yaşımda, kendi kitaplarımın birinde Dostoyevski'yi tartışırken, bir kez daha okudum Suç ve Ceza'yı. Amerikan üniversitelerinde onun hakkında konuşmaya hazırlanırken, bir kez daha. Kitaptaki sıkıntının ne olduğunu, ancak yakın zaman önce anlayabildim.
Edebiyatla uğraşmanın bir yönteminden daha bahsedeceğim; bu en basit ve belki en önemli yöntemdir. Bir kitaptan nefret etseniz bile, nefret ettiğiniz yazardan farklı ve daha iyi bir bakış açısı yahut daha iyi ifade biçimleri tahayyül ederek, yine sanatsal bir haz alabilirsiniz. Siz ödül almış ikinci sınıf bir kitabı, ayağınızı yere vurup inildeyerek okurken, oradaki vasat, sahte, poşlast-bu kelimeyi unutmayın- şeyler, en azından muzır ama çok sağlıklı bir haz almanıza yarayabilir. Ama hoşlandığınız kitaptan da ürpererek, soluğunuz kesilerek okumalısınız. Pratik bir teklifte bulunacağım. Edebiyat, gerçek edebiyat, kalbe ya da beyne -beyin ki ruhun midesidir- iyi gelecek bir iksir gibi hemen yutulmamalıdır. Edebiyatı kırıp parçalarına ayırmak, iyice bir ezmek gerekir; o zaman edebiyatın güzel kokusu elin ayasında hissedilir, çiğnerken dilin üzerinde yuvarlamak suretiyle tadı çıkarılır. Ancak ve ancak o zaman edebiyatın az bulunur tadı gereğince anlaşılır, kırılıp ufalanmış parçaları beyninizde tekrar bir araya gelip, sizin de kendi kanınızdan bir şeyler kattığınız bir bütünlüğün güzelliğini açığa vurur.
Reklam
Duygusal bir ihtiyar kadın, papağanını şımartırken yeğenini zehirleyebilir. Duygusal politikacılar Anneler Günü'nü unutmazken, hasımlarım acımasızca ortadan kaldırabilir.
"Duygusal" ile "duyarlı"yı ayırt etmemiz lazım. Duygusal biri boş zamanlarında gayet gaddar olabilir. Oysa duyarlı biri asla zalim değildir.
Geri114
148 öğeden 141 ile 148 arasındakiler gösteriliyor.