Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ben bir fikir sahibi değilim, fikrimi ancak karşımdakinin fikrini düzeltirken, tashih ederken bulurum." İnsanların çoğu böyledir. karşısındakinin sakatını bulurken kendi doğrusunu aradığını ve bulabileceğini zanneder.
Felsefe yalnız karşısındakinin yanlışını çıkarırken doğruyu söyler. Kendi doğrusunu söylerken daima yanlıştır.
Reklam
Latinceyle, Yunancayı kovduğumuz zaman, Fransızca, içinde tek seyircisi kaldığımız bir tiyatroya döner.
Büyük Yunan fikri hamlesi üç büyük filozoftan başlar; Sokrat, Platon, (Aristo)... Sokrat, "neden", "niçin" den evvel, "nasıl" ı getirmiş olan adamdır. Buraya çok dikkat edin, buna metot derler. Felsefede ve ilimlerde metot başta gelir. Mesela, hadis ilmi, usul-ü hadis vardır. Hukuk ve usulü vardır. Usul ölçüsünü dünya yüzüne getiren Sokrat'tır. Çünkü esas olan onun neticesinde elde edilir. Platon, (ide)ler alemini getirdi, idealizm... Onca bütün eşya ve madde göklerde, coğrafi manada değil, itilalarda, yükseklerde mevcut fikirlerin suretlerinden ibarettir. Madde diye bir şey yoktur. Fikir vardır. Fikrin doğuşlarıdır madde... Buna idealizm derler. Onun için maddeciler şiddetle itiraz ederler idealizme... Onlarca yalnız madde vardır... (Aristo) da maddeye yönelik ilmi getirmiştir. Realizm, Rasyonalizm ve Natüralizm... Müessir üzerinde derinleşmiştir...
Fuad Paşa büsbütün faciadır. Abdülaziz'le Avrupa'ya gitti. (...) Fuad Paşa o zaman Padişaha refakat etti, fakat yolda ayrıldı ve (Nis) te öldü. Öleceği zaman Papaya bir mektup yazıyor ve Mustafa Reşid Paşadan beri gelen cereyanın ilk mahsulünü veriyor. Papadan Hristiyan olmayı ve ölürken Hristiyan usulüyle gömülmesini vasiyet ediyor. Ve ölüsü öyle kaldırılıyor. İstanbul'a da Müslüman ölüsü diye getiriliyor, İslami merasimle gömülüyor.
Türk tarihinde Osmanlı tarihinde ekalliyetlerden ilk vezir Ali Paşanın tayin ettirdiği Davit Paşa isimli bir Katolik Ermenidir. Onu cebel mutasarrıfı yapıyor ve vezaret rütbesi veriyor. Bir gün sözüm ona, Ali Paşa, iftara davet ediyor Ermeniyi... Sadrazam ya, İslami devleti temsil kılıklı, iftar ediyor. O ne inanılmaz iftar! Ermeni geliyor oraya, kuruluyor Paşanın oturduğu masaya ve diyor ki; "Ah, şu Müslümanlığa benim ne büyük meylim var, isteğim var! oruç ne güzel şey! Ermenilerin beni taşlamayacaklarını bilsem Müslüman olurum!"... Bu söz, bir Ermeniden niçin ve ne maksatla geliyor? Ya Paşaya dalkavukluk yapmak, yahut içinde tereddütle karışık bir İslam temayülü bulunduğu için... Ya ne cevap verilir buna?.. En kötü cevap, "Bırakın, bu bahsin yeri değil şimdi!"... Ne diyor, biliyor musunuz? İnanılmaz bir şey!... Paşa diyor ki Ermeniye; "Biz seni Müslümanlığı sevdiğin için vezir yapmadık; Hristiyan olduğun için yaptık!.."
Reklam
Topkapı Sarayı; eski mimarinin içine kapalı muhteşem, manalı ifadesidir. Ve onun yanında kümes gibi, küçücük Mecidiye kasrı...(Barok) ve (Rokoko) dediği piç mimari, Avrupalının... Piç, köksüz mimari... Şu beylerbeyi sarayları, Dolmabahçeler, filan... Hepsi aynı manada... Tanzimatçı kafası bu... Avrupalıyı dışından taklit, Avrupa'nın hiçbir çilesini bilmeden, tanımadan... Bütün bu ıslahat ve gayretler, bir vebalının yüzüne sıhhatli görünsün diye pudra serpmesinden farksızdır.
Eğer kahramanlıklarını tatbik edecek mevkide değillerse, kendi eserlerini inkar eder sahte kahramanlar; ve umumiyetle, birbirlerini sevmezler. Her biri öbürüne düşmandır.
İslamiyet korkusundan bir zamanlar ödü patlayan Batının (Rönesans)tan bilhassa 19. Asırdan sonra içimizde ürettiği inkar nesilleri, kendi kendimizden ve kendi aslımızdan nefret ajanlarıdır.Batının duyduğu dehşet, içimizde belli başlı metotlarla kendi kendimizden nefret ajanlarını doğurdu. O korktu, bizimkiler iğrendi. O korku bizi kendi kendimizden iğrendirmenin yolunu buldu, neticede bizden korkan o, kendi kendimizden tiksinen de biz olduk...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.