Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herhangi bir sıfat ya da belirleyici sözcük eklemeden sadece 'Kitap' diyorum ona ve bu ölçülü davranışın içinde, biraz çaresizlik, deneyüstü olanın sınırsızlığı karşısında duyulan sessiz bir teslimiyet de var; çünkü hiçbir sözcük, hiçbir dokundurma, havsalamızın almayacağı, bizi korkuyla ürperten, adı konulamasa da önceden sezinlenen bir şeyi yeterince ifade edemez. O mükemmel şeyle yüz yüze gelindiğinde, bir sürü sıfatın ya da sayısız niteliğin ne gibi bir yararı olabilir ki?
Biçimin, anlatımın, yalandan yapmanın gücünü, umarsız bir kütleye zorla benimsetilen, o kütleyi kendi acımasız, zorba ruhunu yönetircesine yöneten keyfî acımasızlığı anlıyor musunuz?
Reklam
Yan yana dizilmiş kitap rafları boyunca dolaşacak, dergileri, resimleri gözden geçirecek, yüzleri lekeli, güzellikleri kusurlu genç kadınlarla mahrem, uzun konuşmalar yapacağız, ama onlar bizim ne istediğimizi anlamayacaklar.
Bütün telaşımız, heyecanımız gereksiz bir çabanın, yararsız bir kovalamanın içinde tükenip gidinceye kadar biz hep birtakım yanlış anlamaların ortasında bulacağız kendimizi.
Kitap gençken inandığımız bir efsandir, ama yaşımız ilerledikçe onu ciddiye almaya başlarız.
Tarçın Dükkânları
“O duru gecelerden biri vardı dışarıda, hani yıldızlı gökkubbe öylesine geniştir, öylesine uzaklara kadar yayılır ki, sanki bölünüp ayrılarak bütün bir ayın kış gecelerine yeten, gecelerin tuhaf olaylarının, serüvenlerinin, rastlantılarının, karnavallarının üzerini örtecek gümüş renkli, boyalı küreler sağlayan ayrı göklerden oluşan tek bir kitle gibiydi.”
Sayfa 95 - Bruno Schulz
Reklam
"Kaldırım taşları, yumuşak ve düz adımlarımızın altından yavaşça geçerdi. Bu taşların bazıları, insan teni gibi uçuk pembe, bazıları sarı, bazıları, mavi, ama hepsi düz, sıcak ve güneşin altında kadifeleşmiş olurdu, tıpkı ezile ezile tanınmaz hale gelen, güneşte keyifli bir hiçliğe bürünen yüzler gibi."
Sayfa 7 - Aylak Adam K.S. Yayıncılık
"Uyuşuk kentin , o dipsiz bucaksız sıkıntısına karşı savaş açan bu yalnız kahramanı, ancak bugün anlayabiliyorum. Bizim tarafımızdan gelecek her türlü destek ve saygıdan yoksun kalmış bu tuhaf adam, şiirin yitik sorununu savunuyormuş meğer. Doğu baharatlarının tüm renkleri ve kokularıyla birlikte öğütülerek ortaya çıkması için, içine, boş saatlerin kepeklerinin akıtıldığı harika bir değirmenmiş o. Ama o muhteşem sihirbazın , o fizik ötesi numaralarına alışık olduğumuz için, bizi günlerin ve gecelerin uyuşukluğundan kurtaracak o sınırsız büyünün kıymetini bilememişiz."
Sayfa 29 - Aylak AdamKitabı okuyor
742 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.