İlk Türk Devleti olan Hunlar zamanından beri Orhun ve Selenga nehri kıyıları ile Aral gölü civarında oturan ve Kaoch'e, Yuan-ho, Wu-hu, Wei-ho, Wei-hu, Hui-ho, Hui-hu, Heui-hu gibi adlarla anılan Uygur adı, etnik bir ad olarak, Bilge Kağan yazıtında ilk defa 716 yılındakı olaylar sırasında Uygur İl-teberi'nin ismi vasıtasıyla zikredilmıştır Bir Türk kavmi olan Uygurlar, Kök Türk devleti içinde ilk kuruluş devrelerini başlatmışlar ve tarihte çok önemli rol oynayacak olan bir birlik meydana getirmişlerdir.
Kadınlar yataklarında,yüzlerinde çizmelerini hissedecekleri bir faşistin varlığından hoşlanırlar. Etin, beyinden ayrı, kendine ait bir belleği vardır. Karşı cinsle her karşılaşmasını anımsamak için, kesinliği yüksek bir psikolojik sistem kullanır. Aylar,yıllar geçip yaşanan her şey geçmişin bir parçası halini alsa da, cinsel anıların gizemli pırıltısı hep kalır. Düş görürken, düşüncelere dalmışken,sokakta yürürken, bir yabancıyla konuşurken,başka bir adamla sevişirken. Böyle herhangi bir zamanda,cinsel anılar birden ortaya çıkar.
Eğer dünya, ölümcül kanını bir anda dışarı fışkırtabiliyorsa, biz neden bunca yitik ruhla ve materyalist bir çağla yüzyüzeyken, kendimizi yok etmeyelim.
Bir kadının gözyaşları,gümüş bir davul sesi yağmuru gibidir. Çekici özel ritmiyle, izleyenin beyninin özel bir bölümüne işler ve onu da gözyaşlarının eşiğine getiririr.
Efsaneye göre aynı zamanda kral oğlu olan Bodhidharma MS 520’de ülkeye geldiğinde Liang hanedanından imparator Wu tarafından Nanking’de konferans vermeye çağrılmıştı.
“Wu Ti: Tahta çıktığımdan beri birçok manastır yaptırdım. Birçok kutsal metni kopya ettirdim. Sayısız keşiş ve rahibe yetiştirdim. Ne kadar sevap kazanmışımdır?’
Bodhidharma: