"Yıkık bir saray bu dünya dedikleri
Gece ve gündüz atlarının durak yeri
Yüz Çemşit'ten arta kalmış bir dünya bu
Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri."
Eninde sonunda evlenme çağına gelmiş kadınların girdiği çarşafa girecekti. Ne var ki içindeki bir ses ona aşkını duvar ve kafeslerin hapsedemeyeceğini söylüyordu.
Her batan ve yeniden doğan güneşin gözleri önünde, bu insan denilen aciz kurtçuklardan binlercesi unutuluşa sürüklenecek ve diğer binlercesi de dünya adı verilen bu pislik yığınına dahil olacak.