MESERRET OTELİ- Sait Faik Abasıyanık
İstasyona iki erkekle bir kadın indi. Yağmur çok şiddetli yağıyordu. Genç bir hamal, bu üç kişilik grubun eşyalarını yüklendi. Kadın, hamala, — Meserret Oteli’ne, dedi. Hamal, — Meserret Oteli’ne mi? diye sordu. Bu soruşta, işitmemekten değil, bu güzel sözü bir daha tekrarlatmak isteyen, acemi bir haletiruhiye var gibiydi.
SÜMER MİTOLOJİSİNDE YARATILIŞ
Soru: Âdem’in ve Havva’nın yaratılışı Sümerler’den Tevrat’a oradan da Kuran’a mı geçmiştir? Cevap: Sümerlerde (veya Babil’de) insanın yaratılışı çok değişik şekillerde anlatılmasına rağmen Tevrat’taki Âdem anlatımlarına benzer üç yönü vardır. Birincisi, bir mitte EA’nın veya Marduk’un insanı topraktan yarattığı yazar. İkincisi ise Enki-Ninmah
Reklam
Mahir Ünsal Eriş - Olduğu Kadar Güzeldik
Bugün Youtube kanalımda, Türk Edebiyatının yeni dönem en başarılı öykücülerinden biri olan Mahir Ünsal Eriş'in Olduğu Kadar Güzeldik öykü kitabını anlattım. Genelde öykü kitaplarında, kapak ismi öykülerden birinin adından seçilir. Fakat bu kitapta yazar bir farklılık yapmış ve eser adını Yıldız Tilbe'nin attığı "Olduğu Kadar Güzeldik" twitinden almış. Kitabın ilk öyküsü olan "Sen O Zaman Parasız Yatılıydın"da okuru finaliyle şaşırtan bu kitaptaki metinlerin hepsi son derece sıcak ve bizden. Yazarın memleketi Çanakkale'de ve üniversite okuduğu Ankara'da geçen öyküler naif bir mizahi dille okurlara sunulmuş. 2016 Yılında Çağan Irmak tarafından sinemaya uyarlanan Benim Adım Feridun, kitabın en beğenilen ve eğlenceli öykülerinden biri. Ama ben en çok bu kitabın dördüncü öyküsü olan "Kanatlarımız Olsa Be Metin" adlı hikayeyi beğendim. Kendini Gençlerbirliği taraftarı olarak tanıtan yazarın futbol sevgisini de kitabın son öyküsü olan "Stoper"de görebiliyoruz. İlk olarak 2013 yılından İletişim Yayınları tarafından yayınlan ve 2014 yılında da Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı ödülünü kazana bu kitabı detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/WMC0gIGNr44
O meşhur şiir geceleri
Var olsunlar. yine bu akşam Şereflendirdi şairler masamızı, Kurduk mehtaba karşı çilingir soframızı, Akşam yine akşam ... Ve başta Ahmet Haşim bey, Yorgun gözlerinde melalü gam. Bir yanda Cahit Sıtkı, İlk sevgiliyi almış Beşiktaştan Sesleniyor Abbasa: - Haydi Abbas vakit tamam! Karşısında Velinin oğlu garip Orhan Veli, Yine tarifsiz kederler
Şehir Amber Kokacak: Sait Faik’in beş farklı hikayesi İş Sanat’ta
Modern Türk edebiyatında bir dönüm noktası olarak nitelendirilen usta yazar Sait Faik Abasıyanık’ın beş farklı hikayesinin radyo tiyatrosu formatıyla sahneleneceği, 17 Aralık’ta İş Sanat sahnesinde gerçekleşecek Şehir Amber Kokacak dinletisi İstanbullu sanatseverleri nostalji dolu bir yolculuğa davet ediyor. Cumhuriyet sonrası yazarlardan
Oğuz Atay’dan: “Hepsi batsın diye bekliyorum; batmıyorlar da abicim” “Olmuyor abicim; gerçekten tarafsızlık yok; hatta tarafsızlığa yaklaşan bile yok. Sadece küçük ve -eskilerin deyimiyle- ‘hasis menfaatler’ var. Bu çoluk çocuk ordusu, savundukları ‘eski değerlerimiz’e de layık değil. Hepsi batsın diye bekliyorum; batmıyorlar da abicim. Çünkü gün uğursuzun.” “Halitçiğim burada kimse kimseyi sevmiyor, bir iş yapanları hiç sevmiyorlar. Biliyorsun Sait Faik yarışmasına katılmıştım. Jüri üyesi olan Hilmi Yavuz anlattı: Selim İleri 5 oy, Nedim Gürsel diye bir oğlan vardı 5 oy almış. Sonunda Selim İleri aldı ödülü. Bana 2 oy: Hilmi ve Oktay Akbal’dan. Pakize’ye dedim ki, Tahsin Yücel, Behçet Necatigil gibi insanlar nasıl olur da Nedim mi nedir bu oğlana nasıl verirler? Tehlikeli olmadığı için yani bir işe yaramadığı için verirler dedi.”
Reklam
Adana Çukurova 12. Kitap Fuarı
Kitap fuarlarını çeşitlilik açısından seviyorum. Birçok yayınevini ve kitabı aynı anda görmek insanı ayrı bir mutluluk veriyor. Aslında kitabevi olmayan bir şehirde yaşadığım için kitapları bir arada görebileceğim herhangi bir yer şahsım adına mutlu olmak için yeter. Ben orda satış yapan bir görevli değilim. Fuarı gözlemleme şansım bir gün
Şahinbey Destanı
Üsteğmen Mehmet Sait Bey’in anısına… Yıl 1920, Aylardan Ocak… Dolaştı Mehmet Sait bucak bucak… Her köye, her eve girdi ocak ocak… Sordu boz uşağa,
İstanbul Erkek Lisesi İğne Olayı
İğne Olayı 1925 de Müdür Lütfi beyin yerine Almanca öğretmenlerinden Besim bey tayin olundu. Müdür Besim beyin müdürlüğü zamanında müessif iğne hâdisesi vuku buldu. İstanbul Lisesinin onuncu sınıfı öğretmen sandalyesine bir iğne yerleştirilmiş. Öğretmen zili çalınca o sınıfta dersi bulunan Arabi öğretmeni (Salih Hoca) sınıfa giriyor. Sandalyeye
Bir Yudum Kitap
Şu asrın bir başka illeti, insan düşündükçe düşünüyor. Beynini kemiriyor fikirler, olmuşlar, olanlar, olmayanlar, olacaklar, vesaire. Geceleri uyuyamayan da var, iki muhabbetin belini kıramayan da. Düşünmek belasıdır almış başını gidiyor: Saniye saniye, dakika dakika. Sait Faik: "Sonra? Sonra? Her şeyin sonrasını düşünürsen en sonrası günün
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.