- "... Bir zaman, üniter devlet… Amerika Birleşik Devletleri üniter bir devlet değil meselâ. Üniter devletini falan bırak sen! Neticede mesele şuradadır; buradaki şu doğan problemleri ne türlü çözeceksin? Yok, “biz birbirimizden kız aldık, kız verdik, biz birbirimizi çok severiz, komşuyuz” filân… Bunlar ölçü olmaz ki… Sen o ona bakarsan, çocuğunun kafasını yardın, karının gözünü çıkardın, bilmem ne yaptın. Bu tip misâllerle bu hikâyeler olmaz ki! Neticede şöyle bir hâdise var, sen ne diyorsun; “ben Kürt’üm.” Bana sonuna kadar anlat Kürtlüğünü… Bakın dikkat edin; kavganın bittiği yerde lâf bitiyor. Bunu da bir hayli emek sahibi olarak söylemek durumundayım: Meselâ, her toplumun hafızası, süzülmüş olarak lûgatında topludur neticede. Şimdi, herkes kendi dilini sahici olarak izâha kalksa, millet birbirini zenginleştirir. Amerika’dan, Avrupa’dan, şuradan buradan bu kadar kelime sızıyor buraya; bu ihtiyaçtan dolayı olan bir şey değil mi? Yâni sen bunu temellendir; edebiyatınla temellendir, ilminle temellendir, bilmem neyinle temellendir… Onun yerine, kestirmeden bağıntılar…
(SALİH MİRZABEYOĞLU, 29 Kasım 2014 ADALET MUTLAK'a Konferansı)