Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu kalabalık bunaltıyor artık. Varlıkları değil, sesleri. Koca bir gürültü koca bir kıyamet, asıl duymamız gerekenleri gizliyor gibi. Ayhan Geçgin, "İnsan sesinin olmadığı bir yere gitmek, durmak, sadece boşluğu dinlemek istiyorum. İnsan sesi, dinlemem gereken şeyi işitmemi engelliyor." der. Öyle bir his sevgili okur: Kısacık bir
benim bi' arkadaş vardı. adı şerafettin.. on on iki sene önce bi' keresinde içerken durduk yere şunları demişti; ''ulan şerafettin diye bebek ismi mi olur? düşünsene babam anneme soruyor, 'şerafettini emzirdin mi?' diye, başka bir zaman annem babama diyor ki, 'şerafettin ishal olmuş bugün habire altına sıçtı.'.. awk isme bak, direkt elli yaşında doğmuşum.. ablamın adı da bedriye.. dedemizin, ninenimizin isimlerini direkt kes-kopyala yapıştırla bize vermişler.. ulan insan düşünür, bu çocuğa şerafettin adını koyuyoruz ama birinci sınıfta öğretmen bu çocuğun adını söylerken ders biter.. koysanıza kısa sevimli bıcır bıcır bir isim ne bileyim candır, alidir falan.. awk kendimi mahalleden arkadaşımın ismini* düşünerek avutuyorum bu konu aklıma geldikçe..'' peki bunu neden yazdım?
Şerafettin Turan
Şerafettin Turan
ın kitaplarından okumayı düşünürken yazarın adını görünce aklıma geldi, dedim aklıma geleni buraya da yazayım.. öyle.. *: mahalleden arkadaşının ismi abdurrahmanmış, muhabbet sırasında sorduğumuzda söylemişti..
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Sağ ol annem
Küçük olduğum bir fotoyu anneme gösterdim. Annem "bu bebek çok tatlı sen değilsin" dedi.
ince bi yağmur caddem anlık en az gözlerim kadar ıslak geceleri yağdım huzurdan ırak bu kez dert değil mutluluktan inan korkum yolumdan uzak bi yol bulur da kaybolursan yerim yurdum yok olursan
3 Kasım 2002 son mutlu pazar
Düşünsenize yarın bi uyanıyorsunuz bütün bunlar rüyaymış. Korona, deprem hiç yaşanmamış, dolar 1,25 tl. Ailedeki herkes pazar kahvaltı sofrasında. Ekmek almaya seni yolluyorlar. Televizyonda sihirli annem, bez bebek, adanalı açık. Yarın okul var ve güzel yazı defterine yazman gereken bir ödev var.
Reklam
Babaannemin pırasa yeme seklini sanırım hiç unutmayacağım. Öylesine mide bulandırıciydi ki. Dişiyle koparıp atmak istediği bı pislik gibi yer, sonra da lanet bı çukurda parçalanan önemli birşey gibi ağzında ezerdi. Hayatımın çok az bir kısmında olsa da uzun süre etkisinden çıkamazdık. Çünkü Annem evde azıcık ses çıkarana kaşık vururdu. Babaannemin yanında olur mu hiç yaşlılar bebek gibidir deyip sustururdu. Bizim gözümüzde ki o yuvanın büyüklerin gözünde değeri yoktu.
Düşünsenize yarın bi uyanıyorsunuz bütün bunlar rüyaymış. Korona, deprem hiç yaşanmamış, dolar 1,25 tl. Ailedeki herkes pazar kahvaltı sofrasında. Ekmek almaya seni yolluyorlar. Televizyonda sihirli annem, bez bebek, adanalı açık. Yarın okul var ve güzel yazı defterine yazman gereken bir ödev var.
Yorgunum
Ve en fazla yapabildiğim tabletimi alıp kanepede uzanırken bir şeyler okumak karalamak. Bugün iyice idrak ediyorum hayatın bahanelerinin bitmediği ve bitmeyeceğini. Dün hastaydım, ondan önceki gün da program vardı, bugün bedenim hala yorgun, eklemlerim ağrıyor, kendimi taşıyamaz hale geldim. Büyüdükçe ağırlaşıyorum, ve bir beden çıkıyorum kendimden, arkama takıp yine onu sürüklüyorum peşimden. Neden boynuma giren bu lanet ağrı dinmiyor? Annem kas tutulması diyor ya bir şeye üzülmüşsün ya da stresten falandır diyor. Dün biraz tartışmıştık, benim yüzümden mı diyor? Hayır ne alakası var diyorum… sonra hatırlıyorum bu sabah aldığım mesajı: merhaba ben x’in eşi, bizim bebeğimizin kalp atışı durdu bu sabah, hastanedeyiz daha, bebeği Silivri mezarlığında defnedeceğiz…oysa daha dün bebek için biz kıyafet bakıyorduk. Noldu şimdi, anlamıyorum, anlamadım. Gün nasıl bitti hatırlamıyorum. Bir an yataktan fırlayıp lavaboya koşuyorum, yüzümü soğuk su ile yıkıyorum, gözlerim göremiyor… karanlık, aşağı koşuyorum portakal suyu sıkıyorum kendime, salona geçiyorum, babam televizyon izliyor, sessizlik…Beni farketmedi bile
Benim adım roza yokluklar arasında var olmaya çalışan var olmaya çalışırken yok olan bir insancık zerresi. Ben sadece Sevgi istedim Annemden babamdan kardeşlerimden kısacası ailemden. Öyle büyük bir sevgi olsun ki başkasına ihtiyaç duymayayim. Onlar olsun hayatımda sevdiklerim değer verdiklerim kırmasınlar beni istedim. Bilemedim ben sevilmeyi
371 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.