Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gaziantep’e bir Fransız gelir. Tekstilcilere akıl verir: “Makineleriniz yetersiz… Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun” En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyler… Kendi mallarını pazarlar. *** Dinleyenler arasında bir usta vardır. Kendine özgü lehçesiyle… “Bu adam ne diy?” der. Kafaya takar, makinenin resmine bakar. Demiri eritir, çeliği büker,
Bazen Yoruluyor İnsan Bazen öyle bir umutsuzluğa düşüyor ki insan, Eline dünyaları versen umurunda olmaz. Çünkü kırgındır hayata karşı, Kırgındır insanlara, etrafında olanlara, Kırgındır yaşamak zorunda kaldıklarına. Elinden bir şey gelmemesine kırgındır, Boşa giden çabalarından, Hayallerinin sürekli yıkılmasından, Hep yanlış anlaşılmaktan
Reklam
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Bazen şöyle olur: Bir yerden geçersiniz ilk kez, bir gülümsemeye tesadüf edersiniz ilk kez fakat ezelden tanıdıkmış gibi hissettirir. Hiç gitmediğiniz bir kentte dahi olur bu. Benzeteceğiniz yerler yahut insanlar da değillerdir üstelik. Fuat Sevimay, "Geçmişte bulunduğumuz bir yere, mahallemize, okulumuza, sokağımıza, evimize rast gelince
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.