23.02.2024
Kaçış... Bu kelime zihnimde yankılanıyor, her köşesini dolduruyor. Kendimden, anılardan, korkulardan, her şeyden kaçmak istiyorum. Belki senden de biraz. Bu kaçış, belki de bir unutuluş arzusu. Her detayı silip atmak, beyaz bir sayfa açmak istiyorum. Zerre tanesi kadar küçük ama çığ kadar ağır sebepler... Göz yaşlarım pınarlarımda kurudu, kalbim buz tutmuş gibi. Aylar, yavaş yavaş ölümün soğukluğuyla üzerime çöküyor. Mevsim değişti, toprak da ben gibi beyaza büründü. Birkaç fotoğrafta gülümseyen iki insan... Birkaç eski anı... Geçenlerde o eski yerlere uğradım. Her köşe değişmişti, tıpkı sen ve ben gibi. Aynı sokaklarda yürüdük ama ayak izlerimiz kaybolmuştu. Aynı kafede oturduk ama fincanlarda soğuk kahve kokusu vardı. Aynı parka gittik ama salıncaklar boştu. Her şey değişmişti, geriye kalan tek şey anılardı. Solgun ve kırılgan anılar... Bir zamanlar ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlatıyorlar. O zamanlar her şey daha basit, daha güzeldi. Sorumluluklar, endişeler yoktu. Sadece sevgi ve umut vardı. Ama şimdi... Her şey karmaşık ve karanlık. Sevgi kayboldu, umut tükendi. Geriye kalan tek şey kaçma isteği. Uzaklara gitmek, her şeyi unutmak istiyorum. Belki bir gün geri dönerim, belki de dönmem. Kim bilir? Belki de bu kaçış sonsuza dek sürer. Ama şu an tek isteğim özgür olmak. Kendimden, anılardan, korkulardan ve senden özgür olmak. Kaçmak ve yeniden başlamak... Belki de başka bir yerde, başka bir zamanda... Yolculuk uzun ve zor olacak. Belki de yolda kaybolacağım. Ama pes etmeyeceğim. Özgürlük için her şeye değer. Bir gün... Bir gün özgür olacağım...
Bir müzik kutusu gibi bütün şarkılar hep aynı şeyi çalıyor… anılar anılar anılar hepsi aynı hikayeler. Aynı gökyüzü, aynı yıldızlar, gülümseyen aynı ay.
Reklam
SANMA
Sanma ki sözlerim mutlulukla harmanlanmış Sanma ki kelimelerim ağlamazmış Türküler, şarkılar; düğümlenirken dudağında insanın Hayat, sevmeden yaşanmazmış. Sus ki duyabilesin doğa ananın sesini, Sus ki ilk kez bastırsın çığlıklar, doğan’ın nefesini İnsan ilk defa yanında isteyince birisini, Sevda, kavuşmayla yaşanmazmış. Dinle neyden
Madem aşk'ın göz yaşları ile sulanıp öylece derinlere gömülecekti bu sevda, hiç olmasaydı hiç sevmeseydim demezdim ki. Yine de göz pınarlarım boşalırken gözbebeklerimde raks eden saçların, yansıyan gülümseyen gözlerin olsun isterdim, fotoğraflarda ki anılar değil. Ve akıp giden damlaları silip, kurutan öpmeye doyamadığım avuç içlerin olmalıydı.
Deniz Beykont'un muhteşem yazısı
İnsanlar hikâyelerini arkada bıraka bıraka yaşamak zorundadır hep. Yavaş yağan yağmurda, hızla giden arabaların ön camında, yer çekimine inat yukarı akan damlalar her zaman, her şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatır. Hayatla boğuşurken, ite kaka kurulan benliklerin törpülendiği hissedilir. Arkada bırakılanlar çarpanlarına ayrılmış, sağlaması
GÖRÜCÜ İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum. --Anne! Ben geldim! Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu. --Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben. Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
Reklam
BEN RUHİ BEY NASILIM I Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.